Bülent Akarcalı ve Kıbrıs Türkleri İçin Adanmış Bir Ömür
Bazı isimler vardır; onları yalnızca yaptıkları görevlerle, taşıdıkları unvanlarla anlatmak eksik kalır. Çünkü onların asıl kimliği, hayatları boyunca vazgeçmedikleri davalarda gizlidir. Bülent Akarcalı da bu isimlerden biridir.
Hayatın farklı dönemlerinde yollarımız birkaç kez kesişti. Sağlık Bakanlığı yaptığı yıllarda Anadolu Ajansı’nda çalışıyordum; bir dönem Sağlık Bakanlığı muhabirliği görevini yürüttüm. Sayın Akarcalı, daha sonra Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı ve milletvekilliği görevinde bulundu. O yıllarda ANAP’tan sorumlu muhabir olarak partinin faaliyetlerini takip ettim. Bugün İzmir’de yaşıyorum. Kendisi de İzmir doğumlu. Ancak Bülent Akarcalı’yı İzmir’den çok Kıbrıs Türk davasıyla tanımlamak gerekir.
Yaklaşık 60 yıldır, aynı kararlılıkla Kıbrıs’ta iki ayrı devlet dışında bir çözümün mümkün olmadığını savunuyor. Bunu yalnızca KKTC halkına değil, Avrupa kamuoyuna, uluslararası siyaset çevrelerine ve özellikle Rum zulmünü yaşamamış yeni nesillere anlatmaya çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs meselesi üzerine görüş almak için kendisini aradım. Sohbetimiz, ister istemez yaş ve emeklilik konusuna da uzandı. Bir noktada şu konuda mutabık kaldık: Emeklilik, hayattan el etek çekmek değildir.
Telefon konuşmamızda, Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Altınbaş’ın bir haberimde dile getirdiği şu cümleyi hatırlattım: “İşe yaramazlık hissi kalbe zarar verir.”
Sayın Akarcalı bu tespiti daha da ileri taşıdı: “Çalışmayan hücreler zamanla ölür. Sağlıklı yaşlanmak çalışarak mümkündür.”
Bu cümle, aslında onun hayatının da özetidir.
Bugün hâlâ yazıyor, hâlâ düşünüyor, hâlâ Kıbrıs için raporlar hazırlıyor, dünya kamuoyuna sesleniyor.
İşte bu birikim, bu tanıklık ve bu ısrar nedeniyle, Bülent Akarcalı ile Kıbrıs’ı konuştuk. Aşağıda okuyacağınız röportaj, sadece bir söyleşi değil; yarım asrı aşan bir mücadelenin sözlü kaydıdır.
***
“KIBRIS’TA TEK DEVLET HAYALİ BİTMİŞTİR, İKİ DEVLET TARİHİN ZORUNLU SONUCUDUR”
AKTÜRK: Sayın Akarcalı, Kıbrıs meselesi hayatınıza ne zaman ve nasıl girdi?
AKARCALI: Kıbrıs meselesi benim hayatıma 20’li yaşlarımda girdi ve bir daha hiç çıkmadı.
1964 yılında ODTÜ’de öğrenciyken, Kıbrıs’tan gelen Türk öğrencilerle birlikte Ankara’daki ilk Kıbrıs mitingini düzenleyenlerden biriyim. O gün anladım ki bu mesele sıradan bir dış politika konusu değil; bir var olma meselesidir.
AKTÜRK: Avrupa yıllarınızda da Kıbrıs için ciddi mücadeleler verdiğiniz biliniyor. Brüksel’de neler yaşadınız?
Brüksel Üniversitesi’nde okurken, kendilerine “Helenli Öğrenciler” diyen bir grubun, 1963’te şehit edilen Kıbrıs Türklerini “Türklerin öldürdüğü Rumlar” gibi gösteren iftira dolu bir fotoğraf sergisi açtığını gördüm.
Buna sessiz kalamazdım. Hukuki ve idari yollarla o sergiyi yasaklattık, ardından da konferanslarını iptal ettirdik.
1967’de Rum katliam girişimleri başladığında ise Brüksel’de yaşayan Emirdağlı işçilerin topladığı parayla Kıbrıs’a silah gönderilmesini sağladık. Bunlar kolay işler değildi ama şartlar olağanüstüydü.
AKTÜRK: Siyasi hayatınız boyunca Kıbrıs dosyasını hiç bırakmadınız. Bu dönemi nasıl özetlersiniz?
AKARCALI: 1983–2002 yılları arasında milletvekilliği yaptım. Bu 20 yılın tamamında Kıbrıs hep birinci gündemimdi.
1985–2000 yılları arasında Avrupa’da tespit ettiğim kişi ve kurumlara, beş farklı dilde yaklaşık 15 bin mektup gönderdim.
Avrupa Parlamentosu’nda, Avrupa Konseyi’nde ve pek çok uluslararası platformda Kıbrıs Türklerinin haklarını savundum.
AKTÜRK: Israrla “iki ayrı devlet” diyorsunuz. Neden?
AKARCALI: Çünkü tarih bunu söylüyor.
Kıbrıs hiçbir dönemde Grek olmamıştır.
1960 Kıbrıs Cumhuriyeti, 1974’te Yunan darbesiyle fiilen bitmiştir.
1963 ve 1967 katliamlarıyla tek devlet fikri çökmüştür.
2004 Annan Planı’na Rumların “hayır” demesi ise Türklerle bir arada yaşamak istemediklerinin açık ilanıdır.
AKTÜRK: Rum kesiminin EOKA mirasına sahip çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
AKARCALI: Bu her şeyi anlatıyor.
EOKA, ENOSİS için kurulmuş bir terör örgütüdür. Bugün Güney Kıbrıs’ta EOKA için anma törenleri yapılması, kahramanlaştırılması, tek devlet söyleminin samimiyetsizliğini açıkça gösterir.
Bir toplum, geçmişte sizi hedef almış bir terör örgütüne sahip çıkıyorsa, sizinle eşit ortak olmak istemiyor demektir.
AKTÜRK: Federasyon hâlâ mümkün diyenlere ne söylersiniz?
AKARCALI: Güven yoksa ortak devlet olmaz.
Rum tarafı siyasi eşitliği, dönüşümlü başkanlığı, veto mekanizmalarını kabul etmiyor.
Bu, “tek devlet olsa bile Türkler azınlık olsun” anlayışıdır.
Bu nedenle iki ayrı devlet, tercih değil zorunluluktur.
AKTÜRK: Hâlâ bu tempoda çalışmanızın sebebi nedir?
AKARCALI: Çünkü çalışmak hayattır.
Emeklilik kenara çekilmek değildir. Topluma faydalı olmak insanı ayakta tutar.
Kıbrıs davası da benim için sadece siyasi değil, vicdani bir sorumluluktur.
AKTÜRK: Son olarak ne söylemek istersiniz?
AKARCALI: Kıbrıs meselesi unutulacak bir mesele değildir.
Bu bir onur ve varlık meselesidir.
Kıbrıs Türk kardeşlerime selam söylüyorum ve Rum zulmünden arınmış, onurlu, güvenli bir gelecek diliyorum.
***
BÜLENT AKARCALI – ÖZ GEÇMİŞ
E-posta: bulent@bulentakarcali.com
Bülent Akarcalı, siyaset ve ekonomi alanlarında uluslararası nitelikte bir kariyere sahiptir.
Eğitim
Fransız Saint Joseph Lisesi mezunudur.
Brüksel Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nden mezun olmuş, aynı üniversitede Ekonomi Yüksek Lisansı yapmıştır.
SİYASET ÖNCESİ İŞ HAYATI
Brüksel’de
Dünyanın önde gelen aracı kurumlarından American Bache & Overseas Stock Exchange Broker Co. Belçika Şubesi Gece Müdürü
Brüksel Üniversitesi yeni kampüs inşaatı mali ve fiziki planlama Grup Başkanı
(Günümüz değerleriyle yaklaşık 1 milyar dolarlık proje)
Türkiye’de
OYAK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Başdanışmanı olarak Türk Savunma Sanayii’nin kurumsal yapılanmasında ilk adımların atılmasına katkı sağladı.
Belçika Ankara Ekonomi Danışmanı olarak, Belçika tarafından finanse edilen 30’dan fazla endüstriyel projenin hayata geçirilmesini sağladı.
Türkiye’nin iki bisküvi şirketinde Genel Müdürlük yaptı.
Fransız sigorta devi AXA’nın Genel Müdürü olarak görev aldı.
SİYASİ HAYATI
1983–2002 yılları arasında Anavatan Partisi (ANAP) İstanbul Milletvekili
Türk Demokrasi Vakfı Kurucusu ve Başkanı
Sağlık Bakanı ve Turizm Bakanı
ANAP Genel Başkan Yardımcısı
TBMM’de Dışişleri, Eğitim, Adalet ve Anayasa Komisyonları üyesi
İnsan Hakları Komisyonu üyesi
Türk–Sovyet, Türk–Rus, Türk–Alman, Türk–Azerbaycan Parlamento Dostluk Grupları ile
Bosna-Hersek Dayanışma Komitesi’nin kurucusu ve başkanı
20 yıl boyunca Türkiye’yi uluslararası platformlarda temsil etti:
ABD Kongresi, Bundestag, Fransız Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu, Kuzey–Güney Diyaloğu, Avrupa Demokrat Birliği
Türkiye’de sigara yasağının mimarıdır.
SİYASET SONRASI İŞ VE SOSYAL HAYATI
Fransız çimento devi VICAT Grubu Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi
Sektöründe dünyanın ilk 5’i arasında yer alan Samet Kalıp AŞ Kurumsal Danışmanı
İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul Altınbaş Üniversitesi ve
Küçük Prens Fransız Lisesi kurucuları arasında yer aldı
Honduras Fahri Konsolosu
Türk–Belçika Ticaret Odası Başkanı
Belçika Ekonomi Diplomasisi Danışmanı
Belçika Büyük Şövalyesi (II. Leopold) nişanı sahibi
Almanya Büyük Yıldız (Grosse Sterne) nişanı ile ödüllendirildi
Çeşitli gazetelerde yazdı.
Televizyonlarda siyasi programlara yorumcu olarak katılıyor.