SDÜ’DE REKTÖR OLMAK

https://www.kureselakdeniz.com/haber-sdunun-aradigi-rektor-nasil-olmalidir-13667 Çeyrek asrı geçen geçmişine rağmen Türkiye üniversiteleri arasında Isparta ve Türkiye’nin yüzakı olacak bir üniversite olmayı geçelim.   Kurucu Rektör merhum Hasan Gürbüz’ün elim bir trafik kazasından sonra  başlayan rektörler döneminden bugüne kadar SDÜ hak ettiği yeri bir türlü alamamıştır.   Torpil hazretlerinin kadrine uğrayan SDÜ rektör seçimlerindeki kavgalardır ki sonuçta birilerinin adamı haline gelen SDÜ rektörleri bağımsızlıklarını kaybederlerken birilerinin emir kulu olmaktan da ileri gidememişlerdir.  Son 8 yıllık dönemde SDÜ rektörlük seçimlerinde (atamalarında) Isparta’da tek adam olarak karşımıza çıkan eski TBMM Başkan vekili ve Isparta milletvekili SSB (Süreyya Sadi Bilgiç) üniversiteyi adeta 3-4 rektör ile yönetilir hale getirmiştir.  ŞÖYLEKİ;  1- Siyasi rektör: Süreyya Sadi Bilgiç,  2- Resmi rektör: Prof. İlker Hüseyin Çarıkçı, 3- Fiili rektör: Murat Ali Dulupçu, 4- Ticari rektör (SDÜ Meydan AVM patronu): Hüseyin Arslan... Şifreli kapılar arkasına sığınan ve fil dişi kulelerde oturmayı marifet sayan, üniversite akademisyenleri ve halktan kopmuş zatların yönettiği SDÜ böylelikle hep gerilemiş ve son yıllarda da üniversitenin halka açılan gözü, kulağı, kapısı ve penceresi hükmündeki Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ndeki skandallarla içinden çıkılmaz sorunlar yumağı haline getirilmiştir.  ÜNİVERSİTE HASTANESİ ve EHLİYETTEN, LİYAKATTEN UZAK YÖNETİMLE SIRF DÖNER SERMAYEDEN NEMALANMAK ADINA BATIRILAN BİR ÜNİVERSİTE  Yıllarca zarar üstüne zarar eden ve merkezi bütçeden karşılanan yüzlerce milyonlara (trilyon) rağmen iki yakası bir araya gelmeyen SDÜ Hastanesi adeta uzun yıllar kaderine terk edilerek önce binbir emeklerle kurulan Organ Nakli Ünitesi kapatılmıştır.  Bir hastane için olmazsa olmazları arasında bulunan EMAR cihazını bile özel sektör marifetiyle işletmekten aciz hale gelen bir yönetim anlayışıdır ki binlerce hastaya pandemi döneminde çile çektirilmiştir.   Her akşam ambulanslarla Şehir Hastanesine taşınan onlarca, yüzlerce, binlerce hastanın ve yakınlarının bedduasıyla karşılaşan yönetim adeta sağır sultan olmuş, yaşanan bu işkenceye karşı görmeyen göz, duymayan kulak haline gelmiştir.   Herşey ortadayken hastane ve üniversiteden yükselen imdat çığlıklarına rağmen günlerini doldurmaya çalışan bir rektör, yardımcıları ile başhekim(lik) halktan ve haktan uzaklaştıkça uzaklaşmıştır.  ŞİMDİ NE OLACAK? “Görünen köy kılavuz istemez” atasözünün gerekleri yerine getirilecek, ehliyet ve liyakat tarlasından geçen bir rektör aranıp bulunacaktır beklentisi temel ilke edinilerek sonuca gidilecektir anlayışına cevap aranıp, bulunacaktır diyen kahir bir ekseriyet ya da kamuoyunun sesine ve ortak aklın beklentisine cevap bulmaktan başka çare yoktur diyenleri bizde hem alkışlıyor hemde sizinle beraberiz diyoruz. ÜNİVERSİTEYE BİR KADIN ELİ DEĞMELİ MİDİR?  18 Temmuz 2023 günü rektörlük için YÖK’e müracaat eden 70’e yakın akademisyenin 10’unun fire vermesiyle başlayan mülakata 5 kadın akademisyenin katıldığını bize gelen kulis bilgilerinden öğreniyoruz.  Ayrıca bir zamanlar Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için yollara düşenlerin üniversitedeki rektör yardımcılarından birisinin de Başhekim Prof. Rasih Yazgan ile birlikte utanmadan, sıkılmadan rektör olmak istediklerine tanık oluyoruz.  O Dulupçu’dur ki bir zamanlar sadece Cumhuriyet mitingleri değil SDÜ’deki türban eylemlerinin de koordinatörü olduğu herkesçe bilinmekteyken suratı beş karış olduğu halde 18 Temmuz tarihli YÖK rektörlük mülakatına katılmaktaki asıl amacının ne olduğu da araştırılmaya muhtaç bir zihniyet çelişkisi olarak karşımıza çıkmaktadır.   Yine 28 Şubat’ın üniversite de etkin başrol oyuncularından birisinin de yine Prof. Murat Dulupçu olduğunu hatırlatmak görevi bize düştüğü için ne kadar üzüntü yaşadığımızı da sizlerle paylaşmak istiyoruz.  Sayın Dulupçu TIP’tan anlamazken SDÜ Hastanesinden sorumlu rektör yardımcısı olarak uzun yıllar döner sermayeden nemalanmak uğruna SSB’nin üniversitedeki asilzadelerinden biri olarak görev yapagelmiştir ve hastaneyi batırarak tarihteki yerini almıştır.    REKTÖR ADAYLARINDAKİ ÇOKLUK ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ  “Sorunlar çözülmek için vardır”, “Demokraside çareler tükenmez.”(Merhum Demirel)   “Siyaset , bir tehlike meydana gelmeden tedbir almaktır”(Siyasetname, Nizamü'l-mülk)  Eğer üniversitenin kaderiyle oynanmak istenmiyorsa bu kez birilerinin değil herkesin rektörü olacak bir akademisyen rektör yapılmalıdır anlayışı egemen haldedir.  Üniversitede yakinen diyalog içinde olduğumuz yüzlerce akademisyen bulunmaktadır. Bunların içinde mevcut yönetimle kıyaslanmayacak ehliyet ve liyakatte çok sayıda rektör adayı bulunmaktadır.  Burada her birinin isimlerini siz değerli kamuoyuyla paylaşmayı adalet ilkemize ters düşme endişesi ile şimdilik uygun bulmuyoruz.   Ama üniversiteye bir kadın eli değecekse Prof. Dr. Serpil Ağcakaya diyenlere saygı duyuyoruz. Müsiad tarafından düzenlenen Vizyoner Zirvesi "Dijital Gelecek" temasiyla Haliç Kongre merkezinde Türkiye ve dünyadan gelen iş adami, akademisyen, uzman ve iş dunyasinin katılımlarıyla şu an gerçekleştirilmekte...Zirvede  güncel teknolojik gelişmeler, yapay zeka, dijitallesme, dönüşüm  savunma teknolojisi, endustri 4.0,  enerji ve birçok önemli gelişmeler degerlendirilmekte ...harika bir organizasyon...zengin içeriğiyle ev sahipligi yapan Musiadi,  genel başkanını ve profosyonel ekibini kutluyor ve yeni bilgilere yelken açmaya devam ediyoruz. #yeni dünya düzeni  #dijital gelecek #vizyoner @ Haliç Kongre Merkezi / Haliç Congress Center   Mehmet Ali ÇELİK Küresel Akdeniz ve Akdeniz Gazetesi İmtiyaz Sahibi TİNGADER (Tüm İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği) Gn. Bşk.