Sümer tabletlerinde Dut ağacı ve Göbeklitepe Ekolojisi ile bağlantısı!
Sümer tabletlerinde Dut ağacı ve Göbeklitepe Ekolojisi ile bağlantısı!
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...
Dünyanın önde gelen Asur bilimcilerinden ve dünya çapında tanınmış Sümer ve Sümer dili uzmanı, Samuel Noah Kramer (İsmail Nuh Karamer/Hazar Türkü); “Sümer Mitolojisi” isimli çalışmasında, “Bitki tanrıçası Uttu”dan söz eder.
“Bitki tanrıçası UTTU”, günümüzdeki adlandırmayla “Dut ağacı”yla sembolize edilirdi. Sümerler’de her zaman çok sayıda marangoz bulunuyordu.
Marangozların kullandığı ağaçlar arasında sedir, dut, ılgın ve çınar da vardı. Sümerlerin bitki tanrıçası Uttu; Akadcaya “tuttu/dut” olarak geçti.
Kramer, yıllar evvel bu çalışmasıyla haberdar olmamasına rağmen Göbeklitepe’nin neden ve nasıl inşa edildiğine dair önemli ipuçlarını aktarır.
Göbeklitepe Tapınağı, “Agaş Cestek” yani “Evin Ruhu”, Dut Ağacı’na Adanmıştı!
Sümer Mitolojisi’nde geçen “Uttu için hiçbir kutsal alan (?) doldurulmadığından (?), kutsal alan kurulmadığından, temenos yani tapınma alanı oluşturulmadığından hiç koyun yoktu, hiç kuzu üremiyordu” ifadeleriyle Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan tapınak kalıntıları arasında bir bağ kurulabilir.
Burada dişil üreme eksikliği anlatılmaktadır.
Çünkü Göbeklitepe’de anıt tapınak, Altay Türkleri’nin ‘AgaşCestek’ şeklinde adlandırdığı ve evin ruhu olduğuna inandıkları Dut ağacı, Sümer mitolojisinde geçen ‘bitki tanrıçası Uttu’ya adanmıştı.
Göbeklitepe tapınağı, bitkilerin anasının ilk ortaya çıktığı yere inşa edilen ve evin (dünya/evren) ruhuna adanılan ve ona duyulan minnettarlığın, saygının sembolize edildiği yerdi.
Dut, birbirine yakın türlerin anaç bitkisiydi. Çünkü Dut; aynı zamanda üzümsü meyveler üzüm, çilek, ahududu, böğürtlen ve inciri de temsil ediyordu.
Sümer Tabletlerinde geçen “Ur” kenti, günümüzdeki Şanlıurfa şehridir. Urfa'nın eski adı Kamusü'l Alam'a göre ‘Ur’dur.
Urfa yer adının; Makedonyalılar tarafından "Edessa" adıyla yeniden kuruluşundan, önceki Süryanice "Urhai/Orhai" veya Arapça ‘Er-Ruha'nın Latinleştirilmiş biçimi olduğu sanılmaktadır.
Göbeklitepe tapınağı, bitkilerin anasının ilk ortaya çıktığı yere inşa edilen ve evin (dünya/evren) ruhuna adanılan ve ona duyulan minnettarlığın, saygının sembolize edildiği yerdi.
Dut, birbirine yakın türlerin anaç bitkisiydi. Çünkü Dut; aynı zamanda üzümsü meyveler üzüm, çilek, ahududu, böğürtlen ve inciri de temsil ediyordu.
Sümer Tabletlerinde geçen “Ur” kenti, günümüzdeki Şanlıurfa şehridir. Urfa'nın eski adı Kamusü'l Alam'a göre ‘Ur’dur.
Urfa yer adının; Makedonyalılar tarafından "Edessa" adıyla yeniden kuruluşundan, önceki Süryanice "Urhai/Orhai" veya Arapça ‘Er-Ruha'nın Latinleştirilmiş biçimi olduğu sanılmaktadır.
Göbeklitepe Dut ne alaka?
Bana göre, çok alâkası var. Çünkü Sümer Tabletleri’nde ve mitolojisinde geçen Ur kenti, bazı arkeologlar tarafından Göbeklitepe'nin bulunduğu Urfa’ya lokalize ediliyor.
Sümerce “UTTU”, Akadça “Tuttu” , Türkçe “DUT”, her ne kadar Hindistan ve Çin orjinli gösteriliyorsa da anavatanı Anadolu.
Ben söylemiyorum bunu, dünyaca ünlü arkeolog, Sümerolog Samuel Noah Kramer kitaplarında belirtiyor.
“Dut" Sümerce/Türkçe ve Anavatanı Anadolu
Bir zamanlar dünyamız tek bir kıtadan ibaretti. Jeolojik hareketlerle parçalandı ve bugünkü kıtalar oluştu.
Dut ağacına farklı iklimlerde ve farklı coğrafyalarda rastlanılmasının sebebi bu.
Türkçe’deki “Dut” sözcüğünün bilinen ilk kayıtları Akadça yer alıyor.
Oradan da Arapçaya geçiyor.
Akadca “tuttu/dut” demek. Arapça ve Türkçe “dut” aynı seslerle ifade ediliyor.
Aslında “dut” Sümerce. Onlardan Akadlara geçiyor.
Sümerlerin, Türkler’in ilk atası olduğuna şüphe yok. Bazı dil bilimcilere göre, Sümerce ve “proTürkçe”nin ortak bir geçmişi var.
Çünkü bu iki dil arasında 168 ortak sözcük tespit edilmiş.
Sümerlerin bölgeye tam olarak nereden geldikleri bilinmiyor ama genel görüş Orta Asya'dan gelen topluluklar ve Samilerin melez bir karışımı oldukları.
Akatlar da Sümerlerin ve Sami toplulukların karışımı olarak tarih sahnesine çıktılar.
Akatça; Doğu Sami dillerine ait eski Mezopotamya'da, özellikle Asur ve Babil imparatorluklarında kullanılan, MÖ 3000-MÖ 1000 yılları arasında konuşulan ölü bir Sami dili.
MÖ. 2350'li yıllarda Akadların Sümer kentlerini ele geçirmelerinden sonra bölgede Sümer dilinin yerini almıştı.
Sümerce bazı kelimeler UTTU / Dut gibi Akadcaya cgeçti.
Çünkü Sümerler’de bitki tanrıçası Uttu günümüzdeki adlandırmayla Dut ağacıyla sembolize edilirdi.
AKAD; yücelerden, uzaklardan, yüksekten, dağlık bölgeden gelenler gibi anlama sahip. “Ak ad” yani temiz pak ismi olan. Bir diğer görüşe göre “Ak at” yani beyaz at.
Nitekim bazı dilbilimciler “AKAD” sözcüğüne; “Erkek, doğruluğuyla, dürüstlüğüyle tanınmış kimse” manasını veriyor.
”Dut” sözcüğünün Türk dilli uluslarda ifadesi…
Türkmenler, Kırgızlar, Özbekler “tut, tıt, tüt” demektedir. Eski metinlerde “tut ağacı” diye geçer.
Türkmenler, Tatarlar, Karakalpaklılarda “tut” Kırgızlar’da “tut” ve “tıt” diye telaffuz edilir. Uygurlarda Dut’a ‘Ujme İçme’ denir.
Rusça, tutovnik. Altayca- Türkçe Sözlük’te ise dut ağacı, “Agaş Cestek” şeklinde adlandırılır, evin ruhu anlamındadır.
Türkiye’de Dutçuluk…
Dut ve incir aynı bitki ailesinden. İncir, bilindiği üzere dut familyasına ait bir meyve ve besin değerleri son derece yüksek.
Dut, dutgiller (Moraceae) familyasından Morus cinsini oluşturan ağaç türlerine deniliyor.
Türkiye’nin hemen her ilinde dut türlerinden bir veya birkaçı mevcut.
TÜİK verilerine göre; Türkiye’de son 5 yılda en çok dut meyvesi elde edilen iller; Diyarbakır, Malatya, Erzurum, Elazığ, Ankara, Erzincan ve Kahramanmaraş.
Türkiye’de; 2.130.000 adet meyve veren dut ağacından, 50.000 ton ürün elde ediliyor.
Dut’un Türkiye’nin meyvecilik kültüründe çok eskilere dayanan ve anavatanlarından ve doğal yayılış alanlarında bulunmasına karşın, bu genetik zenginliğin yeterince değerlendirilemediği ortada.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.