Göl için vaatler bitmeli, Sözler,tutulmak için verilmeli!
Göl için vaatler bitmeli, Sözler,tutulmak için verilmeli!
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nün sorunları ve çözümlerinin yıllardır söz vermeden öteye geçmediğini belirterek, “Gölü kurtaracağız, göl namusumuz” sözleri tutulmadı. Keşkelerlesuyu , gıdayı, sağlığı, ekonomiyi ve de her şeyi riske attık. Su önemli bir “beka sorunumuz” haline geldi! Kayıp vaatler yenilenmemeli! İçilecek suya muhtacız” dedi.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nün sorunları ve çözümlerinin yıllardır söz vermeden öteye geçmediğini belirterek, “Gölü kurtaracağız, göl namusumuz” sözleri tutulmadı. Keşkelerlesuyu , gıdayı, sağlığı, ekonomiyi ve de her şeyi riske attık. Su önemli bir “beka sorunumuz” haline geldi! Kayıp vaatler yenilenmemeli! İçilecek suya muhtacız” dedi.
Kuraklıkla birlikte kuruma ve kirlilik tehdidi altındaki Eğirdir Gölü için Tarım Orman Bakanlığı 13 maddelik eylem planı açıklamıştı. Eylem planına ilişkin görüşlerini Son 32’ye açıklayan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici, artık verilen sözlerin tutulması gerektiğini belirterek, Eğirdir Gölü’nün beka sorunu olduğuna işaret etti.
SÖZLER MAALESEF TUTULMADI
Eğirdir Gölü’nün sorunları ve çözümlerinin neredeyse 40 yıldır belli olduğuna dikkat çeken Kesici, “Gölün, bu hale gelişinin nedenlerini ve çözümünü basında, konferanslarda binlerce kez anlattık. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a, ilgi Bakanlıklara, yer aldığım komisyon kurullarında, yerel yönetimlere, yöre halkına sorunun ve çözümün neler olduğunu, eğer derhal uygulamaya geçilmezse, Eğirdir Gölü’nün içme kullanma suyu özelliğinin kalmayacağını ve gölün bataklık olma sürecine gireceğini bilgi ve belgeleriyle belirttik, ama verilen sözler! Ne yazık ki Eğirdir Gölü’nün sorunları ve çözümleri yıllardır “söz vermeden”, riskli yönetimden öteye geçmedi. Eğirdir Gölü ile kırk yıldır sunulan vaatler gerçekleşmedi! “Gölü kurtaracağız, göl namusumuz” sözleri tutulmadı. Keşkelerlesuyu , gıdayı, sağlığı, ekonomiyi ve de her şey riske atıldı1 su önemli bir “beka sorunumuz” haline geldi! Kayıp vaatler yenilenmemeli! İçilecek suya muhtacız” dedi
BOŞ VAATLER YETERLİ DEĞİL
HEMEN ACİL EYLEME GEÇİLMELİ
Tarım Bakanlığınca sunulan “Eğirdir Gölü Eylem Planı”nın yıllarca bilinen gerçekler olduğunu kaydeden Kesici “ Bu konuda birçok bilgi birikimi vardır. Sorun, bir an önce Eğirdir Gölü ile yapılması gereken bilimsel önlemlerin uygulamaya geçmemesidir. Veri ve bilgi toplamakla gölün kaybedecek “bir saniyesi” bile kalmamıştır. Su verimliliği çalışmalarında çok büyük koordinasyon eksiklikleri yaşanmaktadır. Bu nedenle su yönetimi konusunda tek ve merkezde bir yapı olmalı, su “siyaseten” değil, bilimsel olarak yönetilmelidir. Eğirdir Gölü için ilgili çok sayıda bakanlığın birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Hazır olan “Su Kanunun” çıkarılmasında ve uygulanmasında öncelik oluşturulmazsa, her bakanlık, belediyeler, kendi bakışlarıdoğrultusunda “su yönetimi ” su kaynaklarımızı korumak mümkün görülmemektedir.
DOGANIN MI? İNSANIN MI KRİZİ? HAKKANİYET?
Ülkemizde yaşanan su krizi kıtlığı veya su stresini, yağmurun yağmayışına, iklim krizine havale etmekten dahaçok, suların verimli kullanması gerekirken, popülist davranışlarla göllerden, yeraltından çok aşırı su çekimleriniunutmamak gerekir. Su kaynaklarımıza her yıl,giren su ile çıkan ve depolanan suyun denge durumu birbirine eşit olması gereken, su bütçesinin yıllardır hep ekside olması ( suyu yönetememek, vahşi sulamada verilen tavizler, su kirliliği) bugüne gelişin asıl nedenini oluşturmaktadır. Su bütçesi,aile-şirket bütçesi gibi yaşamın bütçesidir. Suyu korumanın temeli, suyu gelecek nesiller içinde düşünmek – korumak ve hakkaniyetli ("adalet", "doğruluk", "hak ve hukukun” gözetilmesi) davranmaktır.
Suyu verimli kullanmakla iklimi de, geleceği de koruruz. Suyu verimli kullanmak, suyun miktar ve kalite bakımından korunarak sadece dünyada insanların değil, binlerce bağımlısı olduğumuz- ortak yaşadığımız canlı türlerinin de var olduğunu, suya onlarında ihtiyacı olduğunu dikkate alarak, en çok su kaybı- verimsizliği- olduğu tarımda , sonrası sanayi ve evsel kullanımda akılcı, paylaşımcı ,etkin, verimli, adaletli kullanılmasını sağlamak zorundayız.
SUYU VERİMLİ KULLANMAK İÇİN ÇABA HARCAMALIYIZ
Unutulmamalıdır ki, “aynı miktardaki su ile daha fazla ve daha kaliteli,ürün ya da işin üretilmesi mümkündür. O nedenlerle havzada bilhassa tarımda su kullanımında, ürün deseninde , tarımsal sulama faaliyetlerinde bilinen su kullanım yöntemleriyle, bilimsel ( otomasyon ve tele-kontrol – su geri kazanım vb) sistemleri su kullanım verimliliğini arttırabiliriz. Gölün sorunları bellidir. Öncelikle şimdiye kadar yapmış olunan yanlışlıklardan vazgeçip, göllerimizi, su kaynaklarımızı, tarımı, doğayı değiştirmek yerine , suya bakışımızı ve de kendimizi değiştirmemiz gerekir” dedi
KENDİMİZİ KANDIRMAKTAN VAZGEÇELİM!
Kuraklığın temel nedeninin “iklim krizi” değil, suyun yanlış kullanımının ve mevsimsel koşullara göre iyi yönetilememesinin olduğunu ifade eden Kesici şu açıklamalarda bulundu; “ Bu konuda bilimsel ve ekonomik yatırımlara başlanılmaması sonucunda, mevsim normallerinde devam eden yağışlara rağmen, önümüzdeki yıllarda da su krizinin giderek artacağı öngörülmektedir. Bu nedenle sucu doğanın neden olduğu savunulan “iklim krizinde” değil, insanların neden olduğu susuzluk- kuraklık nedeniyle yaşanan iklim krizinde ararsak çözüme daha kolay ulaşmış oluruz.Suyun gölden, göletten vbkaynaklardan alınıp, depolanması, arıtılması, kullanılmasında merkezi sistemin günün teknolojik kurullarına göre düzenlenip, her evin kendi arıtma sistemini kurmasından vaz geçilmesi hem sağlıklı su kullanımı hem de “milli serveti” israfı bakımından çok önemlidir. Bu nedenle üreticiden tüketiciye su verimliliğini ve kalitesini artıracak sosyal, ekonomik teşvikler, destekler, uluslararası bölgeye özgü yerel çalışmalara öncelik verilmelidir.Suyu kullanım,bertaraf sürecine ve kullanılmış suları yeniden kullanma-yağmur suyu hasadı imkanlarına kadar bütüncül stratejilerin ve uygulamaların sağlanması gerekir. Suyu, fiyatlandırarak korumak mümkün olmadığı gibi hakkaniyetlide değildir. Suyu korumak, doğayı korumakla, kullanımında ve korunmasında ulusal ölçekli eğitim ve farkındalık çalışmalarını artırmakla mümkün olacaktır.
İKLİM KURAKSA; TARIM SULAK OLMAMALI!
Bölgemiz yarı-kurak iklim özelliğine sahip olup, başta tarımsal sulamada bitki dokusunda ve diğer meyve ağaçlarının yetiştiriciliğinde modern tarım yöntemlerini uygulamamız gerekir. Ayağımızı suyumuza göre uzatmak zorundayız. Uzatmadığımız için susuz kaldık.
BU İŞİN ŞAKASI YOK SUSUZ KALMAKTAYIZ!
Göller yöresi çok ciddi su kriziyle karşı karşıyadır. Bunun çözümü yağmuru beklemekle, yılladır uygulamaya geçmeyen vaatlerde değildir.Eylem planlarının başarılı olması için, Eğirdir Gölü gerçeğiyle hareket ederek acilen bilinen göl bilimi uygulamalarıyla, gölün iyileştirilmesi gerekmektedir. İşe öncelikle Eğirdir Gölü’nün her alanında dip çamuru temizliğinin yapılması, gölü besleyen dere ve çaylarla, yüzey akışa kurulan set, gölet vb. yeniden gözden geçirilmesi ve de sondaj su alımlarına son verilerek gölün besleniminin doğal yöntemlerle sağlanması ve göle atık bırakılmaması öncelik olmalıdır. Tüm bunların yerine getirilebilmesi için Siyasi İrade ve Toplumsal Desteğin yanı sıra, Finansal Kaynak ve Sürekli Denetim( Raporlama Takip).Doğal alanlara yapılan işgaller nedeniyle, yaşam alanları adet nefes alamaz hale gelmiştir. Ormanlar, otsular su kaynaklarının korunmasında büyük öneme sahiptir. Bu alanları doğa temelli yaklaşımlarla bakmamız- dinlendirmemi, korumamız gerekir.Kuraklıkla ilgili erken uyarı sistemlerini kurup, sel, kuraklık vb riskleri yaşamadan gerekli önlemlerin alınması konusunda, eğitim ve teşvikler yerine getirilmelidir. Bilimsel çalışmalarla kuraklığa, soğuğa dayanıklı tohumlar geliştirilip, aşırı su tüketen tropikal ürünlerin bölgede yetiştirilmesine izin verilmemelidir.”
KUYUYU SUSAMADAN ÖNCE KAZMAK GEREKİR
Bu güne gelişin nedenlerin sorumlusunun doğa olmayıp, insan olduğunu ifade eden Kesici “Bu nedenle geri dönüşü sağlayacak ise suyumuza, iklimimize göre akıl ve bilimsel yaklaşımlar gerçekleştirmemiz gerekir. Bu işin ihmali, şakası yok. Kuraklık ve sonuçları en büyük salgındır. Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur”. İnsanın, insan olma niteliği ile eşdeğer olarak görülen börtüğe, böceğe, kuşa, ormana, balığa, suya, havaya, toprağa koruyucu barışık yaşamın gerçekleşmesi demek, ahlaki bilincin gelişmesi ve dolayısıyla vicdan dediğimiz doğal ayırt edicinin işlevini yerine getirmesi demektir. İyiyi kötüyü ayırt etmek, her şey insanın elinde, ahlakında, vicdanında kararında. Sahip olalım.
Büyük hedefler, iddialı projeler, çalışanları motive eden sözler, oluşturulan beklentiler, dinlendi, beklendi, umut veren çok güzel sözlerdi… Ama işin tuhaf yanı şu ki, bu cümlelerin pek çoğu havada kaldı! Çünkü söz, icraata dönüşmediğinde bir süre sonra değerini yitirir. Daha da kötüsü, insanların gölün kurtulmasına olan inancını tükendi. O nedenle, kuyuyu susamadan önce kazmak gerekir. Vaatte bulunan çok ama bunları hayata geçirmek için çabalayan maalesef o kadar çok değil. Çözümün bir parçası olmak için vaatlerin ötesinde, gerçekçi adımları hayata geçirmemiz gerekiyor.Çözümü: Konuşmadan önce düşünmek, söz vermeden önce planlamak, vaat etmeden önce harekete geçmek” dedi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.