deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

NATO dayatması, Öcalan'a hastanede tecrit, Demirtaş ve Kavala’ya tahliye!

Isparta 19.04.2024 - 15:08, Güncelleme: 19.04.2024 - 15:08
 

NATO dayatması, Öcalan'a hastanede tecrit, Demirtaş ve Kavala’ya tahliye!

Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

‘Beyefendi’nin etrafında fır-fır dönenlerden, O’nun yalnız bırakıldığına dair iddialarını çok duymuşsunuzdur. Düşünsenize bunları söyleyen adamlar Erdoğan'ın hem en yakınında karşılıklı mani atışıyor hem de onun yalnız bırakıldığını söylüyorlardı. O halde Erdoğan’ı yalnız bırakanlar Erdoğan'ın milletvekili, bakan, üst düzey bürokrat yaptıkları değil miydi? Madem öyle bu kısır döngü neden devam ediyor? Ramazan ayının son haftası katıldığım bir iftar programının gedikli baş konuğu, sabık TBMM başkanlarından, şimdilerde arabuluculuk işleriyle meşgul Bülent Arınç’dı. Muhteremin damadı Ekrem Yeter, 5 Haziran 2017'de FETÖ üyeliğinden tutuklanmış, 4 gün sonra, 9 Haziran 2017'de de tahliye, FETÖ ile mücadele kapsamında çıkarılan 2 Eylül 2016 tarihli 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversiteden ihraç edilmişti. Her neyse işte bu Bülent Arınç, iftar sonrası konuşmasında, 2015’ten itibaren aktif siyaseti bıraktığını, partiyi seçim yenilgisine götüren şartları gündeme getirerek uyarıda bulunduğu için dışlandığını, ‘Beyefendi’nin yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etrafının kuşatılmış olduğunu söylemişti. Soner Yalçın da dünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafının “kuşatıldığını” Erdoğan’ı “muhasara” altına alanların başında “maliyecilerin” geldiğini belirtmiş. Hatta isim dahi vererek Erdoğan’ın, Mehmet Şimşek ve onun ardındaki güçlerin parasal politikalarına “teslim” olduğunu, seçim yenilgisi sebeplerinden birinin, maliyecilerin dayattığı “kaynak yok zor çeviriyoruz” sözlerinin etkili olduğunu ifade etmiş. ABD ve NATO yeniden Kürt Kartına oynuyor!.. ABD’nin başarısız Ankara eski büyükelçilerinden, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı John Bass, bugünlerde Ankara'daki temaslarında bu kuşatmanın izlerini denetliyor pardon sürüyormuş. Yine arkasına baka baka basar gider diyecektim ama bu sefer iktidar açısından durum ciddi galiba. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çevreleyen bu kuşatma boşuna değil. ‘Kuşatma’ ABD ve NATO’nun ‘Kürt Kartı’nı yeniden kardığı ve dağıtmaya başladığı döneme denk geliyor.  Peki bunu nasıl yapmayı planlıyorlar? İşaret fışeğini Semih Tufan Gülaltay yakmış, anlamamışız!.. Bir zamanlar Malatya, insan kaynakları açısından ilginç şehirler arasında sayılırdı. Malatya denilince hemen akla önce Papa suikastçısı Mehmet Ali Ağca ile Hekimhan ilçesine bağlı Girmana köyü ahalisinden, adı bir dönem Abdi İpekçi cinayeti ve Papa II. Jean Paul'a yönelik suikast girişimine karışmış Oral Çelik gelirdi. Malatya’nın Turgut Özal ile anılması daha sonradır. Şimdilerde Malatya denilince akla kim gelir, bilemiyorum? Bazı isimleri yan yana koyduğunuzda Kars için de benzer şeyler söylenebilir. Mesela Kars Digorlu Sezgin Baran Korkmaz gibi. 2018’de “Ermeniler ve Türkler, Mormonlarla bir olup Amerika’yı nasıl tokatladılar” başlıklı yazımda, şimdi yurtdışındaki firari, hakkında tutuklama kararı çıkarılan Sezgin Baran Korkmaz’ın “al takke, ver külah” işlerinden biraz olsun söz etmiştim. Sonrasında SBK Holding ‘Ceo’su Sezgin Baran Korkmaz’ın avukat ordusu, ekmeğini yiyip, kılıcını salladıkları patronlarına hakaret ettiğim gerekçesi ile hakkımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundular. Daha sonra ilgili yazım, mahkeme kararıyla birçok sitede yayından kaldırıldı. Sonuçta devlet aklı devreye girdi ve parası ile itibar edinme derdine düşenlerin dediği olmadı, takipsizlik kararı verildi. Ben de gazetecilik kariyerimde deyim yerindeyse, ilk kez bu dava ile milli olmuştum. Kars’ı zihinlerde ön plana çıkaran bir başka isim de MİT eski müşteşarlarından Şenkal Atasagun denilebilir. Halen daha aktif şekilde Türk siyasetine yön verdiğine dair iddialar var ve MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli’ye danışmanlık yaptığı da bunlardan biri. Başka tanınmış Karslı önemli isimler de vardır. Ama birkaçını yazmak konunun anlaşılması açısından yeterli olabilir. MİT eski müşteşarlarından Şenkal Atasagun’un hemşehrisi, Akın Birdal suikastının azmettiricisi, Ulusal Birlik Partisi kurucu başkanı Semih Tufan Gülaltay da Karslı. Gülaltay bayram öncesi “Devlet içindeki Kürtçü kahpeler…” diye başlayan; “Türk'e düşman Fidan değil ormanı kömür edeceğiz, Türk'e düşman "Şimşeği" söndüreceğiz, Türk'e düşman M. Aslan'ı kedi edeceğiz, Türk'e düşman ALA haine kan kusturacağız! TÜRKİSTAN'I KÜRDİSTAN YAPMAYA KALKANI AVRADINA MASKARA ETTİRECEĞİZ! TÜRKİYE DE ÇAPININ ÜZERİNDE KİFAYETSİZLERİ MİLLİYETÇİ GÖRÜNTÜSÜ İLE GENEL BAŞKAN YAPMALARININ SEBEBİ BUYDU İŞTE... ZOR ZAMANLARDA KASET TEHDİDİYLE, OĞLUNUN RÜŞVET DOSYASIYLA, DÖVEBİLECEKLERİ ADAMLARI LİDER OLARAK TUTTULAR. TÜRK MİLLETİ KORKAN VAHİDETTİN'İ BİLE SALTANATINA RAĞMEN BAŞINDAN ATTİ. BU ÇAPSIZ KORKAK, RÜŞVETÇİ, KASETLİ, MOSSAD'CI, CIA UŞAĞI SAHTE MİLLİYETÇİ LİDERLERİ BAŞINDAN YAKINDA "BİT SİLKELER" GİBİ SİLKELEYECEKTİR! HADİ BAKALIM ÖZERKLİK ANAYASASI YAPIN DA GÖRELİM SOYSUZ KAHPELER! ifadesi ile son bulan, insanın okurken dahi tüylerini diken diken olduğu, adeta mermi manyağı yapıldığı zehabına kapıldığı, zehir zemberek bir sosyal medya mesajı yayınlamıştı. Gülaltay bu açıklamayı neden yaptı, kim yaptırdı, mesaj kime? Semih Tufan’ın bu açıklaması, bir işaret fişeği. Tek başına bir ordu gibi görünse de onu koruyan kollayan devletin hangi birimi? Onun paylaşımı doğrultusunda seçim sonuçlarının birçok zaviyeden değerlendirilmesi mümkün. Ana muhalefetin başarısı, dar gelirli vatandaşın emeklinin tepkisi, iktidarın radikal tasarruf ve ekonomik kararlar alabilmesini kolaylaştırmak için yerel yönetim kamburunun yarattığı baskıdan kurtulmak istemesi gibi. Ama tüm bunlara rağmen 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi bazı iyi saatte olsunlar yani üç harflilerin, bu seçim sonuçlarını da dizayn ettiğini söyleyenler çıkabiliyor. Sebeb? Anayasa değişikliği sürecinde iktidarın kolunu kanadını kırarak rahat hareket etmesini önlemek. Tövbe Estağfirullah! Bu da ne böyle! Bu bir paranoya durumu değil. Haklı nedenleri olabilir. İsterseniz kısaca bu nedenlerden ve önümüzdeki aylarda Türk kamuoyuna bomba gibi düşmesi muhtemel siyasi gelişmelerden söz edelim. Kobani Davası neden bitiril(-eme-)di? Geçtiğimiz ay 18 Mart'da bir ay sonraya yani 17 Nisan'da karar duruşması olarak netleşen Kobani davasından söz edelim.  Demirtaş, buna rağmen hem avukatları üzerinden kararın ertelenmesi için talep dilekçesi vermiş hem yeniden son gün 335 sayfa ek savunma sunmuş. Mahkeme heyeti de bunun üzerine evrakları incelemek için karar duruşmasını bir ay sonraya 16 Mayıs'a ertelemiş. Bunun sebebi olarak Kobani Davasında, 17 Nisan olarak belirlenen hüküm açıklama kararından vazgeçildiği ve durumun "çok acele" uyarısıyla cezaevindeki tutuklu siyasetçilere tebliğ edildiği öne sürüldü. Yaklaşık üç yıldır süren ve aralarında eski HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile merkez yürütme kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 18’si tutuklu, 108 kişinin yargılandığı ‘Kobani Davası’nın 82’nci celsesi 17 Nisan Çarşamba günü görüldü. Sonuçta hangi siyasi veya küresel pazarlıklar döndüyse kamuoyunda “Kobani Davası” olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı davanın 17 Nisan'da yapılacak duruşmasında hükmün açıklanması yapılamadı. Demirtaş neden böyle derseniz, çünkü Demirtaş, kendisine verilen sözler kapsamında Avrupa ve ABD sürecinde gelişme beklediği için zaman kazanmaya çalışıyor derim. Diğer taraftan da Öcalan konusunda adım atılmasını bekliyor. Yeni Anayasa süreci, siyasi ayrışma ve yolun sonu!.. Zırt pırt Anayasa değişikliğinin yapıldığı ülkelerden biri de maalesef Türkiye. Anayasayı değiştirme gücünü kendisinde bulan muktedirler bu işi seviyor. Dış güçlerin de kendilerini Türkiye'deki süreçten dışlamadıkları tam tersine gırtlaklarına kadar işin içinde oldukları ayan beyan ortada. Nitekim AK Parti’nin bülten gazetecisi Abdulkadir Selvi, siyasi iklimin değişmesi gerektiğini, bunun Türkiye’yi de rahatlatacak bir adım olacağını, Osman Kavala’nın hapiste tutulmasının, “Geziciler”in yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ve AK Parti’ye ne fayda sağladığını sorgulayan, ısmarlama yazısını okuyanlarınız olmuştur; “ısmarlama” diyorum çünkü bu ifade, Selvi’nin mesleki kariyerinin sırrını içeriyor. Selvi’nin bu yazısına MHP kanadı, oldukça sert tepki verdi. Sakın bu konuda MHP ile ilgili şöyle düşünmeyin; Sormuşlar, adın ne? -Mülayim -Sert olsan ne yazar? *** Hüseyin Özkan, abdülkadir selvi**** Selvi için “kılıç artığı” diyen Devlet Bahçeli’nin Sosyal Medya Sorumlusu Hüseyin Özkan açıklamasında Selvi’nin yazısından alıntı yaparak “bu sözleri sarf eden Abdülkadir Selvi yok hükmündedir. Çöptür. Kılıç artığıdır” ifadesi dikkat çekti. İktidar partisi içindeki siyasal Kürtçü klik, yeni anayasa hazırlık sürecinde, kendilerine ayak bağı olma potansiyeli gördükleri MHP ile bir an evvel yollarını ayırmak istediklerinden, Selvi gibilerini ileri sürüyorlar. “Mayın tarlasına kimleri sürerler sizce” diye sorsam hemen sayarsınız iyisi mi saymayın; kendinizin de benim de başımı belaya sokmayın? Hem ne demişler, her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir. Aslında yeni anayasa değişikliği kapsamında iki konuda MHP liderinin ikna edildiği konuşuluyor. Bunlardan biri vatandaşlık tanımı diğeri ise tek dil meselesi. TC Anayasasına göre Vatandaşlığın tanımı; Madde 66’da şu şekilde ifade edilmiştir; “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.” İşte bu tanımda esneklik olabileceğine dair Bahçeli'nin görüş beyan ettiği iddiası var. Bahçeli'nin TRT 6 yani TRT Şeş uygulamasında olduğu gibi Kürtçe’nin Türkçe haricinde resmi dil kabul edilmesine yeşil ışık yaktığı söyleniyor. Lakin belki de MHP camiasını çileden çıkaracak olan husus, değişikliğin sadece bu iki konuda sınırlı olmayabileceği. Kürt kartının yabancı küresel güç odaklarınca Türkiye aleyhine kullanılması ihtimali, MHP’yi her an Cumhur İttifakı’ndan koparabilir. Belki de Selvi gibilerin öne sürülmesinin arka planında bu amaç vardır. NATO dayatması, Öcalan'ın tasfiyesi, Kavala’nın serbest bırakılması ve Demirtaş'ın tek aktör olması!.. Ankara, uzun süredir yanlış yatırım tercihleri, yolsuzluklar, israf ekonomisi ve diğer faktörlerin yol açtığı ekonomik kriz ile boğuşuyor. Hayat pahalılığı büyük sorun. Şimdilik yoksul kesimlerin tepkisi seçim sandığında dondurulmuş görünüyor. Ama bunun böyle devam edeceğini kimse garanti edemez. Şişedeki cin her an çıkabilir, pandoranın kutusu her an açılabilir. Belediye seçimlerinde kısmi ve göreceli başarı sağlayan CHP’nin tuzu kuru. İktidar için durum kritik. Dar boğazdan geçiyor ve Avrupa Birliği’nden, İngiltere'den, ABD’den ekonomik beklentisi büyük. Türk ordusunu Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaştırmak isteyen NATO’nun, Türk Devletinin bu konuda iradesini kıramadığı görülüyor. Lakin iktidarın ekonomik başarısızlığı, dış güçlerin Kürtçülük konusunda yeni dayatmaları beraberinde getiriyor. Bayan Demirtaş’ın İstanbul adaylığını kim engelledi? Bu dayatmaların kapsamına bakıldığında Kavala ve Demirtaş'ın tahliyesi şartı konmuş gibi. AK Parti yönetimi, seçim öncesi Kürtlerin CHP’ye oy vermemesi noktasında Leyla Zana ve Selahattin Demirtaş çizgisinden beklenti içine girdiği, kamuoyunun malûmu. Demirtaş'ın eşinin DEM Parti’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı bir süre gündemdeydi. Demirtaş'ın örgüte bayrak açacağı iddiasıyla bu konunun güvenlik bürokrasisinin ve MHP’nin de onayına dönüşmesi hedeflendi. Ancak evdeki pazarlık çarşıya uymadı. Bir el, bu planı bozdu. İmamoğlu’na seçim kazandırdılar. Lakin onun bu başarısı da ona Cumhurbaşkanlığı yolunun açıldığı manasına gelmiyor. Ali Müfit Gürtuna bile yapamadı. “Turkuaz hareketi” elinde patladı. Benim bildiğim Türk siyasi tarihinde Belediye Başkanlığından Cumhurbaşkanlığına sıçrayan bir tek isim var o da Erdoğan. Kobani davası sonrası parti kapatma davası da yeni bir takvimle planlamaya alınacaktı!.. NATO dayatmasına göre hazırlanan siyasi yol haritasına göre Öcalan'ın tasfiyesi ve Demirtaş'ın tek aktör olması söz konusu. Peki bu nasıl yapılacak? Öcalan sağlık gerekçesiyle tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilerek, hastanede tedavi edilecek. Bu ise Demirtaş'ın elini güçlendirecek. “Tecritin bittiği” iddiasıyla Öcalan eksenli duruş, fiilen Demirtaş yelkenine rüzgar taşıyacak. HDP içi sol kanat ve Kandil’i baskı altına alıp, Demirtaş çizgisi üzerinden Türkiye'ye havuç uzatılacak. Yerseniz tabii!.. Bunun Anayasa oylamasına da olumlu katkısı arzulanacak. Bu “Zana/Demirtaş çizgisi nedir” diye soranlara kısaca ABD/NATO/Gladyo cevabını verebilirsiniz. Sorun bu düzenlemeyi Kandil'in satın alıp almayacağı? Kandil’deki terör örgütü PKK liderliğinin NATO dayatmasına karşı çıkmaması için de yakın gelecekte Kuzey Irak'ta özellikle İran destekli Süleymaniye bölgesindeki PKK’lı unsurlara yönelik askeri harekât yapılacak. Kandil ve Rojava iyice ayrıştı. PYD/YPG, Kandil’e meydan okuyor. Zaten Ankara'daki birilerinin yakın dostu Amerikalılar, PYD/YPG’den gelen talepleri ikiletmiyor. Mesela ABD, Rojava'ya hava savunma sistemleri konuşlandırdı. “Sıkıyorsa gidip vursunlar” demeyin ayıp olur. Ama şunu da bir yere not edin; iktidara nüfuz eden bazı siyasal Kürtçü/İslamcı elitler, PYD/YPG Kürtlerini, Kandil’in gundi Kürtlerine tercih ediyor. Ne de olsa onlar ABD’nin kontrolünde. Masa açıldı, kartlar dağıtıldı, ilk Hollanda “rest” dedi!.. Birkaç gün önce Hollanda parlamentosu, AİHM kararlarına uyulmamasına tepki olarak Kavala ve Demirtaş serbest kalmadan AB'nin Türkiye’yle Gümrük Birliği güncellemesi yapmasını bloke edecek tasarıyı kabul etti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Wittenburg Konferansı'nın 10'uncu Toplantısı kapsamında 19 Nisan'da yani bugün Hollanda'da blokajın kaldırılması için temaslarda bulunacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mayıs'ta resmi davetli olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor. Erdoğan, ilk kez Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşecek. Masada terörle mücadeleden Gazze'ye, savunma projelerinden ekonomik ilişkilere kadar kritik başlıklar var. Muhtemelen iyi niyet göstergesi olarak Erdoğan'ın ABD ziyareti sonrası mahkeme, Demirtaş'a tahliye verebilir. Bakalım Cihanşümul Kadim Türk Devletinin refleksi, tepkisi ne olacak?
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

‘Beyefendi’nin etrafında fır-fır dönenlerden, O’nun yalnız bırakıldığına dair iddialarını çok duymuşsunuzdur. Düşünsenize bunları söyleyen adamlar Erdoğan'ın hem en yakınında karşılıklı mani atışıyor hem de onun yalnız bırakıldığını söylüyorlardı.

O halde Erdoğan’ı yalnız bırakanlar Erdoğan'ın milletvekili, bakan, üst düzey bürokrat yaptıkları değil miydi? Madem öyle bu kısır döngü neden devam ediyor?

Ramazan ayının son haftası katıldığım bir iftar programının gedikli baş konuğu, sabık TBMM başkanlarından, şimdilerde arabuluculuk işleriyle meşgul Bülent Arınç’dı. Muhteremin damadı Ekrem Yeter, 5 Haziran 2017'de FETÖ üyeliğinden tutuklanmış, 4 gün sonra, 9 Haziran 2017'de de tahliye, FETÖ ile mücadele kapsamında çıkarılan 2 Eylül 2016 tarihli 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile üniversiteden ihraç edilmişti.

Her neyse işte bu Bülent Arınç, iftar sonrası konuşmasında, 2015’ten itibaren aktif siyaseti bıraktığını, partiyi seçim yenilgisine götüren şartları gündeme getirerek uyarıda bulunduğu için dışlandığını, ‘Beyefendi’nin yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın etrafının kuşatılmış olduğunu söylemişti.

Soner Yalçın da dünkü yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafının “kuşatıldığını” Erdoğan’ı “muhasara” altına alanların başında “maliyecilerin” geldiğini belirtmiş. Hatta isim dahi vererek Erdoğan’ın, Mehmet Şimşek ve onun ardındaki güçlerin parasal politikalarına “teslim” olduğunu, seçim yenilgisi sebeplerinden birinin, maliyecilerin dayattığı “kaynak yok zor çeviriyoruz” sözlerinin etkili olduğunu ifade etmiş.

ABD ve NATO yeniden Kürt Kartına oynuyor!..

ABD’nin başarısız Ankara eski büyükelçilerinden, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı John Bass, bugünlerde Ankara'daki temaslarında bu kuşatmanın izlerini denetliyor pardon sürüyormuş. Yine arkasına baka baka basar gider diyecektim ama bu sefer iktidar açısından durum ciddi galiba.

Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çevreleyen bu kuşatma boşuna değil. ‘Kuşatma’ ABD ve NATO’nun ‘Kürt Kartı’nı yeniden kardığı ve dağıtmaya başladığı döneme denk geliyor.  Peki bunu nasıl yapmayı planlıyorlar?

İşaret fışeğini Semih Tufan Gülaltay yakmış, anlamamışız!..

Bir zamanlar Malatya, insan kaynakları açısından ilginç şehirler arasında sayılırdı. Malatya denilince hemen akla önce Papa suikastçısı Mehmet Ali Ağca ile Hekimhan ilçesine bağlı Girmana köyü ahalisinden, adı bir dönem Abdi İpekçi cinayeti ve Papa II. Jean Paul'a yönelik suikast girişimine karışmış Oral Çelik gelirdi. Malatya’nın Turgut Özal ile anılması daha sonradır. Şimdilerde Malatya denilince akla kim gelir, bilemiyorum?

Bazı isimleri yan yana koyduğunuzda Kars için de benzer şeyler söylenebilir. Mesela Kars Digorlu Sezgin Baran Korkmaz gibi. 2018’de “Ermeniler ve Türkler, Mormonlarla bir olup Amerika’yı nasıl tokatladılar” başlıklı yazımda, şimdi yurtdışındaki firari, hakkında tutuklama kararı çıkarılan Sezgin Baran Korkmaz’ın “al takke, ver külah” işlerinden biraz olsun söz etmiştim.

Sonrasında SBK Holding ‘Ceo’su Sezgin Baran Korkmaz’ın avukat ordusu, ekmeğini yiyip, kılıcını salladıkları patronlarına hakaret ettiğim gerekçesi ile hakkımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundular.

Daha sonra ilgili yazım, mahkeme kararıyla birçok sitede yayından kaldırıldı. Sonuçta devlet aklı devreye girdi ve parası ile itibar edinme derdine düşenlerin dediği olmadı, takipsizlik kararı verildi. Ben de gazetecilik kariyerimde deyim yerindeyse, ilk kez bu dava ile milli olmuştum.

Kars’ı zihinlerde ön plana çıkaran bir başka isim de MİT eski müşteşarlarından Şenkal Atasagun denilebilir. Halen daha aktif şekilde Türk siyasetine yön verdiğine dair iddialar var ve MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli’ye danışmanlık yaptığı da bunlardan biri.

Başka tanınmış Karslı önemli isimler de vardır. Ama birkaçını yazmak konunun anlaşılması açısından yeterli olabilir. MİT eski müşteşarlarından Şenkal Atasagun’un hemşehrisi, Akın Birdal suikastının azmettiricisi, Ulusal Birlik Partisi kurucu başkanı Semih Tufan Gülaltay da Karslı.

Gülaltay bayram öncesi “Devlet içindeki Kürtçü kahpeler…” diye başlayan; “Türk'e düşman Fidan değil ormanı kömür edeceğiz, Türk'e düşman "Şimşeği" söndüreceğiz, Türk'e düşman M. Aslan'ı kedi edeceğiz, Türk'e düşman ALA haine kan kusturacağız!

TÜRKİSTAN'I KÜRDİSTAN YAPMAYA KALKANI AVRADINA MASKARA ETTİRECEĞİZ! TÜRKİYE DE ÇAPININ ÜZERİNDE KİFAYETSİZLERİ MİLLİYETÇİ GÖRÜNTÜSÜ İLE GENEL BAŞKAN YAPMALARININ SEBEBİ BUYDU İŞTE...

ZOR ZAMANLARDA KASET TEHDİDİYLE, OĞLUNUN RÜŞVET DOSYASIYLA, DÖVEBİLECEKLERİ ADAMLARI LİDER OLARAK TUTTULAR.

TÜRK MİLLETİ KORKAN VAHİDETTİN'İ BİLE SALTANATINA RAĞMEN BAŞINDAN ATTİ.

BU ÇAPSIZ KORKAK, RÜŞVETÇİ, KASETLİ, MOSSAD'CI, CIA UŞAĞI SAHTE MİLLİYETÇİ LİDERLERİ BAŞINDAN YAKINDA "BİT SİLKELER" GİBİ SİLKELEYECEKTİR!

HADİ BAKALIM ÖZERKLİK ANAYASASI YAPIN DA GÖRELİM SOYSUZ KAHPELER! ifadesi ile son bulan, insanın okurken dahi tüylerini diken diken olduğu, adeta mermi manyağı yapıldığı zehabına kapıldığı, zehir zemberek bir sosyal medya mesajı yayınlamıştı.

Gülaltay bu açıklamayı neden yaptı, kim yaptırdı, mesaj kime?

Semih Tufan’ın bu açıklaması, bir işaret fişeği. Tek başına bir ordu gibi görünse de onu koruyan kollayan devletin hangi birimi? Onun paylaşımı doğrultusunda seçim sonuçlarının birçok zaviyeden değerlendirilmesi mümkün.

Ana muhalefetin başarısı, dar gelirli vatandaşın emeklinin tepkisi, iktidarın radikal tasarruf ve ekonomik kararlar alabilmesini kolaylaştırmak için yerel yönetim kamburunun yarattığı baskıdan kurtulmak istemesi gibi.

Ama tüm bunlara rağmen 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi bazı iyi saatte olsunlar yani üç harflilerin, bu seçim sonuçlarını da dizayn ettiğini söyleyenler çıkabiliyor.

Sebeb?

Anayasa değişikliği sürecinde iktidarın kolunu kanadını kırarak rahat hareket etmesini önlemek. Tövbe Estağfirullah! Bu da ne böyle!

Bu bir paranoya durumu değil. Haklı nedenleri olabilir. İsterseniz kısaca bu nedenlerden ve önümüzdeki aylarda Türk kamuoyuna bomba gibi düşmesi muhtemel siyasi gelişmelerden söz edelim.

Kobani Davası neden bitiril(-eme-)di?

Geçtiğimiz ay 18 Mart'da bir ay sonraya yani 17 Nisan'da karar duruşması olarak netleşen Kobani davasından söz edelim.  Demirtaş, buna rağmen hem avukatları üzerinden kararın ertelenmesi için talep dilekçesi vermiş hem yeniden son gün 335 sayfa ek savunma sunmuş. Mahkeme heyeti de bunun üzerine evrakları incelemek için karar duruşmasını bir ay sonraya 16 Mayıs'a ertelemiş.

Bunun sebebi olarak Kobani Davasında, 17 Nisan olarak belirlenen hüküm açıklama kararından vazgeçildiği ve durumun "çok acele" uyarısıyla cezaevindeki tutuklu siyasetçilere tebliğ edildiği öne sürüldü.

Yaklaşık üç yıldır süren ve aralarında eski HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile merkez yürütme kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 18’si tutuklu, 108 kişinin yargılandığı ‘Kobani Davası’nın 82’nci celsesi 17 Nisan Çarşamba günü görüldü.

Sonuçta hangi siyasi veya küresel pazarlıklar döndüyse kamuoyunda “Kobani Davası” olarak bilinen ve HDP’li siyasetçilerin yargılandığı davanın 17 Nisan'da yapılacak duruşmasında hükmün açıklanması yapılamadı.

Demirtaş neden böyle derseniz, çünkü Demirtaş, kendisine verilen sözler kapsamında Avrupa ve ABD sürecinde gelişme beklediği için zaman kazanmaya çalışıyor derim. Diğer taraftan da Öcalan konusunda adım atılmasını bekliyor.

Yeni Anayasa süreci, siyasi ayrışma ve yolun sonu!..

Zırt pırt Anayasa değişikliğinin yapıldığı ülkelerden biri de maalesef Türkiye. Anayasayı değiştirme gücünü kendisinde bulan muktedirler bu işi seviyor. Dış güçlerin de kendilerini Türkiye'deki süreçten dışlamadıkları tam tersine gırtlaklarına kadar işin içinde oldukları ayan beyan ortada.

Nitekim AK Parti’nin bülten gazetecisi Abdulkadir Selvi, siyasi iklimin değişmesi gerektiğini, bunun Türkiye’yi de rahatlatacak bir adım olacağını, Osman Kavala’nın hapiste tutulmasının, “Geziciler”in yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ve AK Parti’ye ne fayda sağladığını sorgulayan, ısmarlama yazısını okuyanlarınız olmuştur; “ısmarlama” diyorum çünkü bu ifade, Selvi’nin mesleki kariyerinin sırrını içeriyor.

Selvi’nin bu yazısına MHP kanadı, oldukça sert tepki verdi. Sakın bu konuda MHP ile ilgili şöyle düşünmeyin;

Sormuşlar, adın ne?

-Mülayim

-Sert olsan ne yazar?

*** Hüseyin Özkan, abdülkadir selvi****

Selvi için “kılıç artığı” diyen Devlet Bahçeli’nin Sosyal Medya Sorumlusu Hüseyin Özkan açıklamasında Selvi’nin yazısından alıntı yaparak “bu sözleri sarf eden Abdülkadir Selvi yok hükmündedir. Çöptür. Kılıç artığıdır” ifadesi dikkat çekti.

İktidar partisi içindeki siyasal Kürtçü klik, yeni anayasa hazırlık sürecinde, kendilerine ayak bağı olma potansiyeli gördükleri MHP ile bir an evvel yollarını ayırmak istediklerinden, Selvi gibilerini ileri sürüyorlar. “Mayın tarlasına kimleri sürerler sizce” diye sorsam hemen sayarsınız iyisi mi saymayın; kendinizin de benim de başımı belaya sokmayın? Hem ne demişler, her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir.

Aslında yeni anayasa değişikliği kapsamında iki konuda MHP liderinin ikna edildiği konuşuluyor. Bunlardan biri vatandaşlık tanımı diğeri ise tek dil meselesi.

TC Anayasasına göre Vatandaşlığın tanımı; Madde 66’da şu şekilde ifade edilmiştir; “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türktür.” İşte bu tanımda esneklik olabileceğine dair Bahçeli'nin görüş beyan ettiği iddiası var.

Bahçeli'nin TRT 6 yani TRT Şeş uygulamasında olduğu gibi Kürtçe’nin Türkçe haricinde resmi dil kabul edilmesine yeşil ışık yaktığı söyleniyor.

Lakin belki de MHP camiasını çileden çıkaracak olan husus, değişikliğin sadece bu iki konuda sınırlı olmayabileceği. Kürt kartının yabancı küresel güç odaklarınca Türkiye aleyhine kullanılması ihtimali, MHP’yi her an Cumhur İttifakı’ndan koparabilir. Belki de Selvi gibilerin öne sürülmesinin arka planında bu amaç vardır.

NATO dayatması, Öcalan'ın tasfiyesi, Kavala’nın serbest bırakılması ve Demirtaş'ın tek aktör olması!..

Ankara, uzun süredir yanlış yatırım tercihleri, yolsuzluklar, israf ekonomisi ve diğer faktörlerin yol açtığı ekonomik kriz ile boğuşuyor. Hayat pahalılığı büyük sorun. Şimdilik yoksul kesimlerin tepkisi seçim sandığında dondurulmuş görünüyor. Ama bunun böyle devam edeceğini kimse garanti edemez. Şişedeki cin her an çıkabilir, pandoranın kutusu her an açılabilir.

Belediye seçimlerinde kısmi ve göreceli başarı sağlayan CHP’nin tuzu kuru. İktidar için durum kritik. Dar boğazdan geçiyor ve Avrupa Birliği’nden, İngiltere'den, ABD’den ekonomik beklentisi büyük.

Türk ordusunu Ukrayna'da Rusya'ya karşı savaştırmak isteyen NATO’nun, Türk Devletinin bu konuda iradesini kıramadığı görülüyor. Lakin iktidarın ekonomik başarısızlığı, dış güçlerin Kürtçülük konusunda yeni dayatmaları beraberinde getiriyor.

Bayan Demirtaş’ın İstanbul adaylığını kim engelledi?

Bu dayatmaların kapsamına bakıldığında Kavala ve Demirtaş'ın tahliyesi şartı konmuş gibi. AK Parti yönetimi, seçim öncesi Kürtlerin CHP’ye oy vermemesi noktasında Leyla Zana ve Selahattin Demirtaş çizgisinden beklenti içine girdiği, kamuoyunun malûmu.

Demirtaş'ın eşinin DEM Parti’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı bir süre gündemdeydi. Demirtaş'ın örgüte bayrak açacağı iddiasıyla bu konunun güvenlik bürokrasisinin ve MHP’nin de onayına dönüşmesi hedeflendi.

Ancak evdeki pazarlık çarşıya uymadı. Bir el, bu planı bozdu. İmamoğlu’na seçim kazandırdılar. Lakin onun bu başarısı da ona Cumhurbaşkanlığı yolunun açıldığı manasına gelmiyor. Ali Müfit Gürtuna bile yapamadı. “Turkuaz hareketi” elinde patladı. Benim bildiğim Türk siyasi tarihinde Belediye Başkanlığından Cumhurbaşkanlığına sıçrayan bir tek isim var o da Erdoğan.

Kobani davası sonrası parti kapatma davası da yeni bir takvimle planlamaya alınacaktı!..

NATO dayatmasına göre hazırlanan siyasi yol haritasına göre Öcalan'ın tasfiyesi ve Demirtaş'ın tek aktör olması söz konusu. Peki bu nasıl yapılacak?

Öcalan sağlık gerekçesiyle tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye edilerek, hastanede tedavi edilecek.

Bu ise Demirtaş'ın elini güçlendirecek. “Tecritin bittiği” iddiasıyla Öcalan eksenli duruş, fiilen Demirtaş yelkenine rüzgar taşıyacak. HDP içi sol kanat ve Kandil’i baskı altına alıp, Demirtaş çizgisi üzerinden Türkiye'ye havuç uzatılacak. Yerseniz tabii!.. Bunun Anayasa oylamasına da olumlu katkısı arzulanacak.

Bu “Zana/Demirtaş çizgisi nedir” diye soranlara kısaca ABD/NATO/Gladyo cevabını verebilirsiniz. Sorun bu düzenlemeyi Kandil'in satın alıp almayacağı? Kandil’deki terör örgütü PKK liderliğinin NATO dayatmasına karşı çıkmaması için de yakın gelecekte Kuzey Irak'ta özellikle İran destekli Süleymaniye bölgesindeki PKK’lı unsurlara yönelik askeri harekât yapılacak.

Kandil ve Rojava iyice ayrıştı. PYD/YPG, Kandil’e meydan okuyor. Zaten Ankara'daki birilerinin yakın dostu Amerikalılar, PYD/YPG’den gelen talepleri ikiletmiyor. Mesela ABD, Rojava'ya hava savunma sistemleri konuşlandırdı. “Sıkıyorsa gidip vursunlar” demeyin ayıp olur. Ama şunu da bir yere not edin; iktidara nüfuz eden bazı siyasal Kürtçü/İslamcı elitler, PYD/YPG Kürtlerini, Kandil’in gundi Kürtlerine tercih ediyor. Ne de olsa onlar ABD’nin kontrolünde.

Masa açıldı, kartlar dağıtıldı, ilk Hollanda “rest” dedi!..

Birkaç gün önce Hollanda parlamentosu, AİHM kararlarına uyulmamasına tepki olarak Kavala ve Demirtaş serbest kalmadan AB'nin Türkiye’yle Gümrük Birliği güncellemesi yapmasını bloke edecek tasarıyı kabul etti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Wittenburg Konferansı'nın 10'uncu Toplantısı kapsamında 19 Nisan'da yani bugün Hollanda'da blokajın kaldırılması için temaslarda bulunacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mayıs'ta resmi davetli olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyor. Erdoğan, ilk kez Beyaz Saray'da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşecek. Masada terörle mücadeleden Gazze'ye, savunma projelerinden ekonomik ilişkilere kadar kritik başlıklar var. Muhtemelen iyi niyet göstergesi olarak Erdoğan'ın ABD ziyareti sonrası mahkeme, Demirtaş'a tahliye verebilir.

Bakalım Cihanşümul Kadim Türk Devletinin refleksi, tepkisi ne olacak?

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.