OTEL KONFORUNDA HASTANE ODASI

Her şeyin başı sağlık ama ne yaparsak yapalım ömür boyu sürekli sağlıklı kalmamız mümkün değil. Yolumuz bir şekilde hastanelere düşüyor… Sigaram yok, alkol almam, mümkün oldukça yürüyüşlerime, beslenmeme dikkat ederim ama gel gör ki özellikle son birkaç yıldan beri hastaneleri mesken tuttuk, ikinci adres belledik… Mutlaka yaşlanmanın etkisi var ancak yaptığımız korona aşısından mı, yakalandığımız kovid-19 illetinden mi, bünyemizin sisteminde bir aksama yaşıyoruz, Rabbim sonumuzu hayır etsin, elden ayaktan düşürmesin… Hastalanmamak için gösterdiğimiz gayret elbette önemli fakat hastalandıktan sonra verilen mücadele ve şifa bulmak için gittiğimiz hastanelerin ortamı, durumu, konumu da sağlığımızı çok yakından ilgilendiriyor… Z kuşağı pek bilmez ama 20-25 yıl önceki hastanelerin bizzat kendileri hastaydı. Gözünüz bağlı içeri girdiğinizde bulunduğunuz ortamın hastane olduğunu kokusundan anlardınız. Koğuş sistemi şeklindeki odalarda 5’er, 6’şar hasta yatardı. Banyoymuş, televizyonmuş, buzdolabıymış, klimaymış, temizlikmiş hak getire… Bugüne dönersek… Bizzat yaşadıklarımı, gördüklerimi anlatıyorum. Belimdeki ağrı nedeniyle Isparta Şehir Hastanesi’ne yatmak durumunda kaldım. Tek cümle ile özetlemem gerekirse; “Isparta Şehir Hastanesi Isparta için çok büyük bir şans” diyebilirim. Başlığa “otel konforunda hastane odası” yazmış olsam da aslında hastanenin hemen hemen her yeri; karşılama, yönlendirme, muayene bekleme salonları, asansör, yürüme merdivenleri ve hele hele temizliği… Bu arada ‘otel konforu’ derken öyle sıradan otellerin konforundan bahsetmiyoruz. Isparta Şehir Hastanesi’nde kaldığım odanın otel odasından farkı; halı ve banyo için havlu olmaması bir de buzdolabına içecekler konulmaması! Hastane yeni açıldığında odalardaki banyolarda havlu da varmış ancak iyileşen bazı hastaların havluları hatıra (!) diye götürmeleri yüzünden bu hizmetten vazgeçilmiş. Sağlıklı ortam, hastaların iyileşmelerinde önemli rol oynuyor. Ama daha önemlisi hekim sayısının yeterliliği ve bu hekimlerin işlerini düzgün yapıp yapmamaları. Gördüğüm, öğrendiğim kadarıyla bu konuda da sıkıntı yok. Hastanede 250’si uzman 300’den fazla doktor görev yapıyor ve günde ortalama 7 bin 500 kadar da poliklinik gerçekleştiriliyor, eskiden olduğu gibi hastanın yüzüne bakmadan ilaç yazıp gönderen doktor profiline çok şükür izin verilmiyor. Kaideyi bozmasa da böyle istisnaları biz de yazar eleştiririz ve elbette yönetim seyirci kalmaz, izin vermez diye düşünüyoruz.   Başta da vurguladığım gibi bel ağrısı nedeniyle hastanede yatıyorum ve bu yazıyı odamda yazıyorum. Dolayısıyla sağlığımız konuya şimdilik bu kadar değinmeye izin veriyor. Özetlemek gerekirse; Isparta Şehir Hastanesi her yönüyle takdir edilmeyi hak ediyor. Başta yönetim olmak üzere, hastanenin bu duruma gelmesinde ve hasta memnuniyet standardının yüksek seyretmesinde emeği olan bütün çalışanları kutluyoruz. Ayrıca, lütfedip ziyaretime gelerek moral veren, mutlu eden Isparta Şehir Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Sayın Zafer Dirik’e, Başhekim Yardımcısı Dr. Sayın Cisem Yalçın’a, Hastane Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Sayın Nazan Özkan’a, sağlığıma kavuşmam için tedavide bulunan Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Sayın Sabahat Gaye Balduğ’a ve gece-gündüz demeden görevlerini sürdüren servis hemşireleri Gamzenur Cirit (servis sorumlusu), Damla Nur Ceylan, Dilek Duran, Emine İnan, Filiz Karanfil, Hacer Balta, Hatice Kılınç, İlkay Emine Esmer, Nergiz Akalın, Özlem Hurma, Sultan Koç, Zübeyde Bostancı ile Sara Yıldız’a çok teşekkür ederim.   Müslüm AKTÜRK Yeniyüzyıl Yazı İşleri Müdürü