deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

Suriye ABD’nin Enerji ve Jeopolitik Hesaplarının Kesişme Noktası

Isparta 26.05.2025 - 18:28, Güncelleme: 26.05.2025 - 18:28
 

Suriye ABD’nin Enerji ve Jeopolitik Hesaplarının Kesişme Noktası

Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Sermayenin küresel jandarmalığını üstlenen ABD’nin   Suriye'den bir türlü vazgeçmemesinin sebebi ne olabilir ve bu fiili durum nasıl anlaşılmalı? NATO müttefiki Türkiye’nin güvenlik endişelerini hiçe sayan ve Kuzeydoğu Suriye'de PKK uzantısı PYD/YPG/SDG’yi silah ve mühimmat ile lojistik manyağı yapan ABD’den söz ediyoruz. ABD’nin Suriye Politikasının doğru kavranılması doğrultusunda Doğu Akdeniz’e açılan petrol boru hatları, bölgenin enerji kaynaklarının kontrolü ve Süveyş Kanalının denetimi üzerinden bir jeopolitik okumanın yapılması gerekiyor.   ABD’nin Suriye hamlesi ve perde arkası gerçekler Suriye’de kartlar yeniden karılıyor, satranç tahtasında taşlar yeniden diziliyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun “geçici hükümetin çöküşü halinde birkaç haftalık bir süre içinde ülkenin topyekûn bir iç savaşa sürüklenebileceği” yönündeki açıklaması, bir durumu tespit etmenin ötesinde, hedefi olan bir söylemin dışavurumu mu? Rubio’nun, geçici yönetimi oluşturan figürlerin FBI taramasından geçemediğini özellikle vurgulaması diplomatik bir kaygıdan çok, yönlendirilmiş bir iç kamuoyu operasyonunun işareti mi? Çünkü bu örtülü şantaj diliyle hem Suriye’deki yeni yönetime, Şam’ın gönüllü koruyuculuğuna soyunmuş Türkiye'ye aba altından sopa gösterildiği gibi ABD kamuoyunu ikna etmenin yanı sıra, Kongre’yi belirli bir çizgide pozisyon almaya zorlamak için tasarlanmış olabilir. Nitekim Trump’ın Suudi Arabistan’daki görüşmeleri bu stratejinin somut yansımasıdır. 13 Mayıs’ta Riyad’da Suriye geçici yönetiminin başı Ahmed Şara ile buluşması, sadece kişisel bir temas değil, bölgesel aktörlerin etkisiyle şekillenen yeni bir dengedir. Trump’ın, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın etkisiyle “Şam yönetimine şans vermek istediğini” açıklaması, ABD’nin Suriye politikasında yeni bir döneme işaret ediyor. Dün terör listesinde olan bir figürle görüşmenin normalleştirilmesi hem uluslararası arenada hem de Kongre nezdinde bu hamlenin kabul edilmesini kolaylaştırmayı amaçlıyordu.   Avrupa Birliği ve ABD’nin Suriye’de nüfuz rekabeti Avrupa Birliği’nin 2011’den beri devam ettirdiği yaptırımları kaldırması ve ardından ABD Hazine Bakanlığı’nın 23 Mayıs 2025’te yayımladığı “Genel Lisans 25” ile Suriye’ye uygulanan mali yaptırımların fiilen sona erdirilmesi, bu yeni politik adımların ekonomik ayağını oluşturuyor. Bu karar, Suriye’de yeni yatırımların önünü açma ve özellikle petrol ticaretini hareketlendirme odaklı. Hızla harekete geçen Avrupa Birliği, Rusya ile yaşanan sorunlar nedeniyle enerji tedarikinde yaşanan krizi bir an evvel gidermek istiyor. Suriye Merkez Bankası, özel bankalar, denizcilik odası, liman işletmeleri ve petrol ile turizm bakanlıklarıyla iş yapmak artık yasak olmaktan çıkıyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun açıklamaları, ABD Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) tarafından 23 Mayıs 2025 tarihinde yayımlanan "Genel Lisans 25 (GL 25)" ile, Suriye Yaptırımlar Yönetmeliği kapsamında yasaklanan işlemlere izin verilmesi gibi gelişmeler, ABD’nin “Önce Amerika” stratejisinin bölgesel enerji hatları ve deniz yolları üzerindeki hakimiyetini pekiştirmeye yönelik güncel tezahürleridir. Suriye, enerji koridorları ve stratejik geçiş noktaları üzerinden yeniden şekillenen bir jeopolitik mücadelede kilit önemde. ABD, sadece askeri güç kullanarak değil, ekonomik araçlarla da bölgedeki nüfuzunu artırmayı hedefliyor. ABD’nin bölgedeki çıkarlarını koruma ve genişletme hedefi, Suriye üzerinden kurduğu yeni dengelerle somutlaşıyor. Artık sadece silah ve askeri müdahaleyle değil, diplomasi ve ekonomik yaptırımların kaldırılması yoluyla etki alanını genişletmeye çalışıyor. Bu da, Suriye’deki geçici yönetimi güçlendirmek, enerji hatlarının kontrolünü sağlamak ve Doğu Akdeniz’deki hakimiyet mücadelesinde avantaj elde etmek.  Geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye ABD’nin son hamleleri, bölgedeki aktörlerle kurduğu stratejik ittifakların da göstergesi. Türkiye ve Suudi Arabistan gibi önemli oyuncuların desteğiyle, yeni Suriye denkleminde ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapı inşa edilmek isteniyor. Bu yapı, Suriye’nin hem siyasi hem de ekonomik olarak bölünmesine karşı bir alternatif gibi sunulsa da, esasen Washington’un bölgedeki etkisini artırmayı amaçlayan bir planın parçası. Maalesef bunları görünce Suriye’deki Kasyun Dağı'nda Şam manzarasını çay içerek izleyenlere; geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye diyesim geliyor. ABD’nin Suriye politikası, Doğu Akdeniz, enerji koridorları ve Süveyş Kanalı gibi kritik noktalar üzerinden şekilleniyor. Bölgesel istikrar ve barış söylemleri, bu stratejik hedeflerin kamuflajı olarak kullanılırken, esasen küresel hakimiyet mücadelesinin yeni cephesi Suriye oluyor. Bu yeni süreçte, sadece silah değil, diplomasi, ekonomi ve enerji politikaları birlikte işletiliyor.   ABD’nin Suriye hedefi ve bilinmeyenler Soğuk Savaş sonrası dönemde Ortadoğu’nun çehresi değişirken, Suriye, ABD’nin dikkatinden hiç düşmeyen ülkelerdendi. Bu ilginin nedenleri arasında rejim karşıtlığı, terörle mücadele veya insani gerekçeler sıklıkla ön plana çıksa da meselenin arka planında çok daha derin jeopolitik hesaplar yer alıyor. Politik ekoloji kapsamında ABD’nin Suriye’ye ilgisinin üç temel stratejik başlık altında toplandığı görülür: Doğu Akdeniz’in kontrolü, enerji hatlarının yönlendirilmesi ve Süveyş Kanalı üzerindeki dolaylı nüfuz.   1. Doğu Akdeniz’in Kontrolü: Yeni Büyük Oyun’ un Sahnesi Doğu Akdeniz, 21. yüzyılın yeni enerji üssü olma yolunda hızla ilerliyor. İsrail, Kıbrıs (Güney), Mısır ve Lübnan açıklarında keşfedilen doğalgaz rezervleri, bölgeyi yalnızca ekonomik değil aynı zamanda askeri ve diplomatik bir rekabet sahası haline getirdi. ABD, bu enerji pastasında etkin bir rol üstlenmek için bölgedeki askeri varlığını güçlendirmenin yollarını arıyor. Suriye'nin Tartus ve Lazkiye gibi kıyı kentleri, Rusya’nın Akdeniz’e açılan kapılarıdır. ABD, Rusya’nın burada elde ettiği askeri ve lojistik üstünlüğü dengelemek için Suriye’deki etkinliğini sürdürmek istemektedir. Çünkü kim Doğu Akdeniz’e hâkim olursa, Avrupa enerji piyasasına da yön verebilir.   2. Enerji Hatlarının Geçiş Noktası Olarak Suriye Suriye hem İran hem Katar doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması için düşünülen boru hattı projelerinin merkezinde yer alıyor. 2000’li yılların sonlarında önerilen iki ayrı boru hattı projesi dikkat çekicidir: İran-Irak-Suriye Hattı: Bu hat, İran’ın doğalgazını Irak üzerinden Suriye’ye ve oradan da Akdeniz’e ulaştırmayı amaçlıyordu. Bu proje, Rusya’nın da desteğiyle ABD’nin enerji stratejisine doğrudan meydan okuyordu. Katar-Suudi Arabistan-Suriye-Türkiye Hattı: ABD’nin desteklediği bu alternatif hat, Katar gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefliyordu. Ancak Beşar Esad yönetiminin bu projeye mesafeli yaklaşması, ABD-Suriye ilişkilerinde kırılma noktalarından biri oldu. Dolayısıyla, Suriye’deki siyasi denklem ABD açısından sadece “kim yönetiyor” sorusu değil, aynı zamanda “hangi enerji koridoru hayata geçecek” meselesidir.   3. Süveyş Kanalı ve Lojistik Koridorlar Her ne kadar Suriye’nin Süveyş Kanalı’na doğrudan bir sınırı olmasa da ABD’nin bölgedeki askeri ve diplomatik hamleleri, bu stratejik su yolunun güvenliği ve kontrolü ile doğrudan ilgilidir. Süveyş Kanalı, Asya-Avrupa deniz ticaretinin kalbidir. ABD için bu kanalın güvenliği sadece ticari değil, aynı zamanda askeri bir önceliktir. Suriye’nin istikrarsızlaştırılması ve İran’ın Akdeniz’e erişiminin kesilmesi, ABD’nin bölgesel lojistik stratejisiyle örtüşmektedir. Özellikle Çin’in “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında Doğu Akdeniz’e açılma arayışları, ABD açısından Suriye’nin yeniden dizaynını daha da hayati hale getirmiştir. Suriye’deki savaş yalnızca iç dinamiklerle açıklanamaz. ABD’nin Suriye’ye ilgisi; enerji kaynaklarının denetimi, Rusya ve Çin’e karşı jeopolitik üstünlük sağlama çabası ve küresel lojistik zincirlerinin kontrolü gibi iç içe geçmiş stratejilere dayanmaktadır. Suriye bu anlamda, 21. yüzyılın “Büyük Oyunu”nun en kritik taşlarından birine dönüşmüştür. Atalarımız “Su akar, yolunu bulur” der. Ancak Ortadoğu’da su da enerji de artık doğal yollarla değil, büyük güçlerin cetvelleriyle yolunu buluyor. Bu yolların kesişim noktası ise bugün hâlâ Şam’dan geçiyor.  O nedenle ne Şam’ın şekeri ne de Arap’ın yüzü deme lüksümüz yok. Ancak Şam’ın şekerinden bizim hissemize şimdilik bir şey düşmediği ortada. Mesela Suriye'nin geçici yönetimi uluslararası ihaleleri dağıtmaya başladı. Ülkenin en büyük uluslararası limanı Lazkiye'nin işletmesi yeniden, hisselerinin yüzde 24'ü Yıldırım Holding'in kontrolünde olan Fransa merkezli lojistik grubu CMA CMG'ye gitti.  Eğer Suriye'de gün gelir özgür medya güç bulursa bu ihalelilerde kimin cebine ne girdiğini de belki açıklar. Fransız CMA CGM şirketinde Yıldırım Holding'in de payı bulunuyor. MA CGM Grup’un yüzde 24 hissesi, Başkan ve CEO’luk koltuğunda Robert Yüksel Yıldırım’ın oturduğu Yıldırım Holding’e ait. Rusya'yla ticarette kömürü taşımak için YILMAR şirketiyle gemicilik sektörüne de giren Yıldırım, YILYAK firması ile 7 ülkede 20 liman ve terminaline sahip olan YILPORT’un da sahibi. Zenginin malı züğürdün çenesini yorar diye boşuna dememişler. Türkiye kamuoyundaki Suriye goygoycularına   bakmayın. Suriye konusu maalesef bazı siyasiler ile bazı bürokratların piar yani kendilerini tanıtma ve parlatma çabalarından başka şimdilik bir anlam ifade etmiyor. Fakir fukara garip gureba Suriye halkının vay haline!  Sussan olmuyor, susmasan olmaz Ömür Çelikdönmez / ENP Gerekçeli Kaynakça https://www.diken.com.tr/abd-suriyeye-yaptirimlari-hafifletti/ https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/syria/230520254 https://www.csis.org/analysis/syria-turkey-and-eastern-mediterranean https://www.politikam.com/suriyenin-kasyun-daginda-cay-icip-sami-seyrettiler htps://medyascope.tv/2025/05/21/suriyede-ic-savas-olur-mu-abd-disisleri-bakani-ne-dedi/ https://www.dw.com/tr/abd-suriye-yaptırımları-resmen-kaldırdı/a-72655480 https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/dogumda-ismail-okulda-yuksel-iste-robert-40096962 https://www.thecairoreview.com/essays/syria-is-the-middle-easts-hinge-but-which-way-will-it-turn/ https://www.odatv.com/guncel/abdden-herkesi-sasirtan-sozler-suriyede-ic-savas-cikacak-120099228 https://israel-alma.org/power-struggles-in-syria-after-the-assad-regime-mapping-the-competing-interests/ https://bianet.org/haber/hts-suriye-nin-ilk-uluslararasi-ihalesini-turkiye-ortakli-fransa-lojistik-devine-verdi-304384 https://www.forbes.com.tr/makale/suriye-lazkiye-limani-nin-isletilmesini-fransiz-cma-cgm-ye-verdi-yildirim-holding-de-sirkette-pay-sahibi  
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Sermayenin küresel jandarmalığını üstlenen ABD’nin   Suriye'den bir türlü vazgeçmemesinin sebebi ne olabilir ve bu fiili durum nasıl anlaşılmalı? NATO müttefiki Türkiye’nin güvenlik endişelerini hiçe sayan ve Kuzeydoğu Suriye'de PKK uzantısı PYD/YPG/SDG’yi silah ve mühimmat ile lojistik manyağı yapan ABD’den söz ediyoruz.

ABD’nin Suriye Politikasının doğru kavranılması doğrultusunda Doğu Akdeniz’e açılan petrol boru hatları, bölgenin enerji kaynaklarının kontrolü ve Süveyş Kanalının denetimi üzerinden bir jeopolitik okumanın yapılması gerekiyor.

 

ABD’nin Suriye hamlesi ve perde arkası gerçekler

Suriye’de kartlar yeniden karılıyor, satranç tahtasında taşlar yeniden diziliyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun “geçici hükümetin çöküşü halinde birkaç haftalık bir süre içinde ülkenin topyekûn bir iç savaşa sürüklenebileceği” yönündeki açıklaması, bir durumu tespit etmenin ötesinde, hedefi olan bir söylemin dışavurumu mu?

Rubio’nun, geçici yönetimi oluşturan figürlerin FBI taramasından geçemediğini özellikle vurgulaması diplomatik bir kaygıdan çok, yönlendirilmiş bir iç kamuoyu operasyonunun işareti mi?

Çünkü bu örtülü şantaj diliyle hem Suriye’deki yeni yönetime, Şam’ın gönüllü koruyuculuğuna soyunmuş Türkiye'ye aba altından sopa gösterildiği gibi ABD kamuoyunu ikna etmenin yanı sıra, Kongre’yi belirli bir çizgide pozisyon almaya zorlamak için tasarlanmış olabilir.

Nitekim Trump’ın Suudi Arabistan’daki görüşmeleri bu stratejinin somut yansımasıdır. 13 Mayıs’ta Riyad’da Suriye geçici yönetiminin başı Ahmed Şara ile buluşması, sadece kişisel bir temas değil, bölgesel aktörlerin etkisiyle şekillenen yeni bir dengedir.

Trump’ın, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın etkisiyle “Şam yönetimine şans vermek istediğini” açıklaması, ABD’nin Suriye politikasında yeni bir döneme işaret ediyor. Dün terör listesinde olan bir figürle görüşmenin normalleştirilmesi hem uluslararası arenada hem de Kongre nezdinde bu hamlenin kabul edilmesini kolaylaştırmayı amaçlıyordu.

 

Avrupa Birliği ve ABD’nin Suriye’de nüfuz rekabeti

Avrupa Birliği’nin 2011’den beri devam ettirdiği yaptırımları kaldırması ve ardından ABD Hazine Bakanlığı’nın 23 Mayıs 2025’te yayımladığı “Genel Lisans 25” ile Suriye’ye uygulanan mali yaptırımların fiilen sona erdirilmesi, bu yeni politik adımların ekonomik ayağını oluşturuyor.

Bu karar, Suriye’de yeni yatırımların önünü açma ve özellikle petrol ticaretini hareketlendirme odaklı. Hızla harekete geçen Avrupa Birliği, Rusya ile yaşanan sorunlar nedeniyle enerji tedarikinde yaşanan krizi bir an evvel gidermek istiyor. Suriye Merkez Bankası, özel bankalar, denizcilik odası, liman işletmeleri ve petrol ile turizm bakanlıklarıyla iş yapmak artık yasak olmaktan çıkıyor.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun açıklamaları, ABD Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) tarafından 23 Mayıs 2025 tarihinde yayımlanan "Genel Lisans 25 (GL 25)" ile, Suriye Yaptırımlar Yönetmeliği kapsamında yasaklanan işlemlere izin verilmesi gibi gelişmeler, ABD’nin “Önce Amerika” stratejisinin bölgesel enerji hatları ve deniz yolları üzerindeki hakimiyetini pekiştirmeye yönelik güncel tezahürleridir.

Suriye, enerji koridorları ve stratejik geçiş noktaları üzerinden yeniden şekillenen bir jeopolitik mücadelede kilit önemde. ABD, sadece askeri güç kullanarak değil, ekonomik araçlarla da bölgedeki nüfuzunu artırmayı hedefliyor.

ABD’nin bölgedeki çıkarlarını koruma ve genişletme hedefi, Suriye üzerinden kurduğu yeni dengelerle somutlaşıyor. Artık sadece silah ve askeri müdahaleyle değil, diplomasi ve ekonomik yaptırımların kaldırılması yoluyla etki alanını genişletmeye çalışıyor. Bu da, Suriye’deki geçici yönetimi güçlendirmek, enerji hatlarının kontrolünü sağlamak ve Doğu Akdeniz’deki hakimiyet mücadelesinde avantaj elde etmek. 

Geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye

ABD’nin son hamleleri, bölgedeki aktörlerle kurduğu stratejik ittifakların da göstergesi. Türkiye ve Suudi Arabistan gibi önemli oyuncuların desteğiyle, yeni Suriye denkleminde ABD’nin çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapı inşa edilmek isteniyor.

Bu yapı, Suriye’nin hem siyasi hem de ekonomik olarak bölünmesine karşı bir alternatif gibi sunulsa da, esasen Washington’un bölgedeki etkisini artırmayı amaçlayan bir planın parçası. Maalesef bunları görünce Suriye’deki Kasyun Dağı'nda Şam manzarasını çay içerek izleyenlere; geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye diyesim geliyor.

ABD’nin Suriye politikası, Doğu Akdeniz, enerji koridorları ve Süveyş Kanalı gibi kritik noktalar üzerinden şekilleniyor. Bölgesel istikrar ve barış söylemleri, bu stratejik hedeflerin kamuflajı olarak kullanılırken, esasen küresel hakimiyet mücadelesinin yeni cephesi Suriye oluyor. Bu yeni süreçte, sadece silah değil, diplomasi, ekonomi ve enerji politikaları birlikte işletiliyor.

 

ABD’nin Suriye hedefi ve bilinmeyenler

Soğuk Savaş sonrası dönemde Ortadoğu’nun çehresi değişirken, Suriye, ABD’nin dikkatinden hiç düşmeyen ülkelerdendi. Bu ilginin nedenleri arasında rejim karşıtlığı, terörle mücadele veya insani gerekçeler sıklıkla ön plana çıksa da meselenin arka planında çok daha derin jeopolitik hesaplar yer alıyor.

Politik ekoloji kapsamında ABD’nin Suriye’ye ilgisinin üç temel stratejik başlık altında toplandığı görülür: Doğu Akdeniz’in kontrolü, enerji hatlarının yönlendirilmesi ve Süveyş Kanalı üzerindeki dolaylı nüfuz.

 

1. Doğu Akdeniz’in Kontrolü: Yeni Büyük Oyun’ un Sahnesi

Doğu Akdeniz, 21. yüzyılın yeni enerji üssü olma yolunda hızla ilerliyor. İsrail, Kıbrıs (Güney), Mısır ve Lübnan açıklarında keşfedilen doğalgaz rezervleri, bölgeyi yalnızca ekonomik değil aynı zamanda askeri ve diplomatik bir rekabet sahası haline getirdi. ABD, bu enerji pastasında etkin bir rol üstlenmek için bölgedeki askeri varlığını güçlendirmenin yollarını arıyor.

Suriye'nin Tartus ve Lazkiye gibi kıyı kentleri, Rusya’nın Akdeniz’e açılan kapılarıdır. ABD, Rusya’nın burada elde ettiği askeri ve lojistik üstünlüğü dengelemek için Suriye’deki etkinliğini sürdürmek istemektedir. Çünkü kim Doğu Akdeniz’e hâkim olursa, Avrupa enerji piyasasına da yön verebilir.

 

2. Enerji Hatlarının Geçiş Noktası Olarak Suriye

Suriye hem İran hem Katar doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması için düşünülen boru hattı projelerinin merkezinde yer alıyor. 2000’li yılların sonlarında önerilen iki ayrı boru hattı projesi dikkat çekicidir:

İran-Irak-Suriye Hattı: Bu hat, İran’ın doğalgazını Irak üzerinden Suriye’ye ve oradan da Akdeniz’e ulaştırmayı amaçlıyordu. Bu proje, Rusya’nın da desteğiyle ABD’nin enerji stratejisine doğrudan meydan okuyordu.

Katar-Suudi Arabistan-Suriye-Türkiye Hattı: ABD’nin desteklediği bu alternatif hat, Katar gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefliyordu. Ancak Beşar Esad yönetiminin bu projeye mesafeli yaklaşması, ABD-Suriye ilişkilerinde kırılma noktalarından biri oldu.

Dolayısıyla, Suriye’deki siyasi denklem ABD açısından sadece “kim yönetiyor” sorusu değil, aynı zamanda “hangi enerji koridoru hayata geçecek” meselesidir.

 

3. Süveyş Kanalı ve Lojistik Koridorlar

Her ne kadar Suriye’nin Süveyş Kanalı’na doğrudan bir sınırı olmasa da ABD’nin bölgedeki askeri ve diplomatik hamleleri, bu stratejik su yolunun güvenliği ve kontrolü ile doğrudan ilgilidir. Süveyş Kanalı, Asya-Avrupa deniz ticaretinin kalbidir. ABD için bu kanalın güvenliği sadece ticari değil, aynı zamanda askeri bir önceliktir.

Suriye’nin istikrarsızlaştırılması ve İran’ın Akdeniz’e erişiminin kesilmesi, ABD’nin bölgesel lojistik stratejisiyle örtüşmektedir. Özellikle Çin’in “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında Doğu Akdeniz’e açılma arayışları, ABD açısından Suriye’nin yeniden dizaynını daha da hayati hale getirmiştir.

Suriye’deki savaş yalnızca iç dinamiklerle açıklanamaz. ABD’nin Suriye’ye ilgisi; enerji kaynaklarının denetimi, Rusya ve Çin’e karşı jeopolitik üstünlük sağlama çabası ve küresel lojistik zincirlerinin kontrolü gibi iç içe geçmiş stratejilere dayanmaktadır. Suriye bu anlamda, 21. yüzyılın “Büyük Oyunu”nun en kritik taşlarından birine dönüşmüştür.

Atalarımız “Su akar, yolunu bulur” der. Ancak Ortadoğu’da su da enerji de artık doğal yollarla değil, büyük güçlerin cetvelleriyle yolunu buluyor. Bu yolların kesişim noktası ise bugün hâlâ Şam’dan geçiyor.  O nedenle ne Şam’ın şekeri ne de Arap’ın yüzü deme lüksümüz yok. Ancak Şam’ın şekerinden bizim hissemize şimdilik bir şey düşmediği ortada.

Mesela Suriye'nin geçici yönetimi uluslararası ihaleleri dağıtmaya başladı. Ülkenin en büyük uluslararası limanı Lazkiye'nin işletmesi yeniden, hisselerinin yüzde 24'ü Yıldırım Holding'in kontrolünde olan Fransa merkezli lojistik grubu CMA CMG'ye gitti.  Eğer Suriye'de gün gelir özgür medya güç bulursa bu ihalelilerde kimin cebine ne girdiğini de belki açıklar.

Fransız CMA CGM şirketinde Yıldırım Holding'in de payı bulunuyor. MA CGM Grup’un yüzde 24 hissesi, Başkan ve CEO’luk koltuğunda Robert Yüksel Yıldırım’ın oturduğu Yıldırım Holding’e ait. Rusya'yla ticarette kömürü taşımak için YILMAR şirketiyle gemicilik sektörüne de giren Yıldırım, YILYAK firması ile 7 ülkede 20 liman ve terminaline sahip olan YILPORT’un da sahibi.

Zenginin malı züğürdün çenesini yorar diye boşuna dememişler. Türkiye kamuoyundaki Suriye goygoycularına   bakmayın. Suriye konusu maalesef bazı siyasiler ile bazı bürokratların piar yani kendilerini tanıtma ve parlatma çabalarından başka şimdilik bir anlam ifade etmiyor. Fakir fukara garip gureba Suriye halkının vay haline!  Sussan olmuyor, susmasan olmaz

Ömür Çelikdönmez / ENP

Gerekçeli Kaynakça

https://www.diken.com.tr/abd-suriyeye-yaptirimlari-hafifletti/

https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/syria/230520254

https://www.csis.org/analysis/syria-turkey-and-eastern-mediterranean

https://www.politikam.com/suriyenin-kasyun-daginda-cay-icip-sami-seyrettiler

htps://medyascope.tv/2025/05/21/suriyede-ic-savas-olur-mu-abd-disisleri-bakani-ne-dedi/

https://www.dw.com/tr/abd-suriye-yaptırımları-resmen-kaldırdı/a-72655480

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/dogumda-ismail-okulda-yuksel-iste-robert-40096962

https://www.thecairoreview.com/essays/syria-is-the-middle-easts-hinge-but-which-way-will-it-turn/

https://www.odatv.com/guncel/abdden-herkesi-sasirtan-sozler-suriyede-ic-savas-cikacak-120099228

https://israel-alma.org/power-struggles-in-syria-after-the-assad-regime-mapping-the-competing-interests/

https://bianet.org/haber/hts-suriye-nin-ilk-uluslararasi-ihalesini-turkiye-ortakli-fransa-lojistik-devine-verdi-304384

https://www.forbes.com.tr/makale/suriye-lazkiye-limani-nin-isletilmesini-fransiz-cma-cgm-ye-verdi-yildirim-holding-de-sirkette-pay-sahibi

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.