deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

TÜRK TELEVİZYON KÜLTÜRÜNDE YABANCI ETKİ, TOPLUMSAL ÇÖZÜLME VE ÇIKIŞ YOLLARI

Isparta 22.09.2025 - 21:45, Güncelleme: 22.09.2025 - 21:45
 

TÜRK TELEVİZYON KÜLTÜRÜNDE YABANCI ETKİ, TOPLUMSAL ÇÖZÜLME VE ÇIKIŞ YOLLARI

Recep Yavuz'un yazısı...

TÜRK TELEVİZYON KÜLTÜRÜNDE YABANCI ETKİ, TOPLUMSAL ÇÖZÜLME VE ÇIKIŞ YOLLARI  Recep Yavuz  22 Eylül 2025 Giriş Türkiye’de son otuz yılda televizyon ekranlarının, küresel kültür endüstrisinin yönlendirmeleriyle hızla dönüştüğü gözlemlenmektedir. Düşün insanlarımızın da altını çizdiği üzere, dizilerde ve gündüz kuşağı programlarında şiddet, aldatma, entrika ve kriminal olayların sürekli gündemde tutulması, toplumsal değerler sistemini aşındırmaktadır. RTÜK raporları, medya izlenme oranları ve sosyolojik araştırmalar bu sürecin salt bir “izlenme tercihi” değil, bilinçli bir kültürel mühendislik sonucu olduğunu göstermektedir[^1]. I. Medya ve Toplumsal Çözülme RTÜK 2023 raporlarına göre: Televizyonlarda en çok şikâyet edilen içerik türleri arasında şiddet, ahlaka aykırılık, toplumsal değerlere zarar verici unsurlar ilk sıralarda yer almaktadır[^2]. Dizilerdeki eğilim: Mafya ilişkileri, yasa dışı örgütlenmeler, aile içi ihanet, bireysel intikam temaları sürekli işlenmekte; buna karşılık toplumsal dayanışma, mahalle kültürü, ortak değerler neredeyse yok edilmektedir. Sosyolojik sonuçlar: Yapılan araştırmalar, şiddet içerikli programların gençler arasında agresif davranışları artırdığını; sürekli entrika temalı dizilerin ise aile bağlarını zayıflattığını ortaya koymuştur[^3] II. Gündüz Kuşağı Programları: Modern Toplumun Çöküş Aynası Özellikle Esra Erol ve Müge Anlı benzeri gündüz kuşağı programları, toplumun kırılgan yapısını daha da yıpratmaktadır: Ahlaki deformasyon: Bu programlarda özel hayatın teşhir edilmesi, aile sırlarının reyting uğruna ifşa edilmesi, genç kuşaklarda mahremiyet algısını yok etmektedir. Toplumsal güven erozyonu: Sürekli cinayet, kayıp, aldatma ve ihanet dosyalarıyla beslenen bu içerikler, “herkes herkese ihanet eder” algısını toplumun zihnine kazımaktadır. Pedagojik zarar: Çocuk ve gençler, aile büyüklerinin yanında bu programlara maruz kalmakta; bu durum sağlıksız bir rol-model aktarımı oluşturmaktadır. RTÜK verilerine göre, bu tür programlar en çok şikâyet edilen yayınlar arasındadır ve milyonlarca kişi tarafından izlenmektedir[^4]. Bu da sorunun bireysel değil, toplumsal bir kriz olduğunu göstermektedir. III. Sosyolojik ve Pedagojik Çıkarımlar Değer erozyonu: Toplumun birlikte yaşama kültürü, yardımlaşma ve hoşgörü anlayışı hızla zayıflamaktadır. Toplumsal mühendislik: Dış kaynaklı medya stratejileri, ulusal değerleri yıpratarak toplumun geleceğini kontrol altına alma amacını taşımaktadır. Yeni bağımlılık biçimi: Televizyon, uyuşturucu veya alkol gibi bağımlılık üreten bir işlev kazanmış; toplum gerçek sorunlarını tartışmak yerine ekran senaryolarına mahkûm edilmiştir. IV. Çözüm Önerileri 1. Gündüz kuşağı programlarının kaldırılması: Esra Erol, Müge Anlı ve benzeri içeriklerin, topluma zarar verdiği gerekçesiyle ekranlardan tamamen kaldırılması gereklidir. 2. Eğitici programlara ağırlık: Yerine aile değerlerini pekiştiren, gençlere rol-model sunan, tarih, kültür ve bilim programlarının konulması elzemdir. 3. RTÜK’ün yaptırım gücü: Sadece cezai yaptırımla değil, içerik yönlendirmesiyle toplumu koruyacak mekanizmalar geliştirilmelidir. 4. Akademi–Medya işbirliği: Sosyolog, pedagog ve iletişim bilimcilerin katkısıyla, toplumsal değerleri koruyan yayın stratejileri oluşturulmalıdır. 5. Milli Medya Politikası: Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları doğrultusunda, yabancı kültürel dayatmaları en aza indirecek bir medya anayasası yapılmalıdır. Sonuç Türkiye, televizyon ve medya eliyle kültürel bir kırılma yaşamaktadır. Bilim insanlarının da vurguladığı üzere, bu sürecin devamı, aile yapısını ve toplumsal birlikteliği geri dönüşsüz biçimde çürütecektir. Çözüm ise bellidir: Zararlı yayınların yerine eğitici, yapıcı ve milli değerleri yansıtan içerikler ikame edilmelidir. Toplumun kendi değerlerini yeniden inşa etmesi, televizyon ekranında başlayacaktır. Kaynakça [^1]: T.C. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2023 Yılı Faaliyet Raporu. [^2]: RTÜK, "Vatandaş Bildirimleri İstatistikleri", 2023. [^3]: Prof. Dr. Nurdan Kalaycı, “Medya ve Şiddet İlişkisi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2022. [^4]: Konda Araştırma, “Türkiye’de Televizyon İzleme Alışkanlıkları”, 2023.
Recep Yavuz'un yazısı...

TÜRK TELEVİZYON KÜLTÜRÜNDE YABANCI ETKİ, TOPLUMSAL ÇÖZÜLME VE ÇIKIŞ YOLLARI

 Recep Yavuz 
22 Eylül 2025

Giriş

Türkiye’de son otuz yılda televizyon ekranlarının, küresel kültür endüstrisinin yönlendirmeleriyle hızla dönüştüğü gözlemlenmektedir. Düşün insanlarımızın da altını çizdiği üzere, dizilerde ve gündüz kuşağı programlarında şiddet, aldatma, entrika ve kriminal olayların sürekli gündemde tutulması, toplumsal değerler sistemini aşındırmaktadır. RTÜK raporları, medya izlenme oranları ve sosyolojik araştırmalar bu sürecin salt bir “izlenme tercihi” değil, bilinçli bir kültürel mühendislik sonucu olduğunu göstermektedir[^1].

I. Medya ve Toplumsal Çözülme

RTÜK 2023 raporlarına göre: Televizyonlarda en çok şikâyet edilen içerik türleri arasında şiddet, ahlaka aykırılık, toplumsal değerlere zarar verici unsurlar ilk sıralarda yer almaktadır[^2].

Dizilerdeki eğilim: Mafya ilişkileri, yasa dışı örgütlenmeler, aile içi ihanet, bireysel intikam temaları sürekli işlenmekte; buna karşılık toplumsal dayanışma, mahalle kültürü, ortak değerler neredeyse yok edilmektedir.

Sosyolojik sonuçlar: Yapılan araştırmalar, şiddet içerikli programların gençler arasında agresif davranışları artırdığını; sürekli entrika temalı dizilerin ise aile bağlarını zayıflattığını ortaya koymuştur[^3]

II. Gündüz Kuşağı Programları: Modern Toplumun Çöküş Aynası

Özellikle Esra Erol ve Müge Anlı benzeri gündüz kuşağı programları, toplumun kırılgan yapısını daha da yıpratmaktadır:

Ahlaki deformasyon: Bu programlarda özel hayatın teşhir edilmesi, aile sırlarının reyting uğruna ifşa edilmesi, genç kuşaklarda mahremiyet algısını yok etmektedir.

Toplumsal güven erozyonu: Sürekli cinayet, kayıp, aldatma ve ihanet dosyalarıyla beslenen bu içerikler, “herkes herkese ihanet eder” algısını toplumun zihnine kazımaktadır.

Pedagojik zarar: Çocuk ve gençler, aile büyüklerinin yanında bu programlara maruz kalmakta; bu durum sağlıksız bir rol-model aktarımı oluşturmaktadır.


RTÜK verilerine göre, bu tür programlar en çok şikâyet edilen yayınlar arasındadır ve milyonlarca kişi tarafından izlenmektedir[^4]. Bu da sorunun bireysel değil, toplumsal bir kriz olduğunu göstermektedir.

III. Sosyolojik ve Pedagojik Çıkarımlar

Değer erozyonu: Toplumun birlikte yaşama kültürü, yardımlaşma ve hoşgörü anlayışı hızla zayıflamaktadır.

Toplumsal mühendislik: Dış kaynaklı medya stratejileri, ulusal değerleri yıpratarak toplumun geleceğini kontrol altına alma amacını taşımaktadır.

Yeni bağımlılık biçimi: Televizyon, uyuşturucu veya alkol gibi bağımlılık üreten bir işlev kazanmış; toplum gerçek sorunlarını tartışmak yerine ekran senaryolarına mahkûm edilmiştir.

IV. Çözüm Önerileri

1. Gündüz kuşağı programlarının kaldırılması: Esra Erol, Müge Anlı ve benzeri içeriklerin, topluma zarar verdiği gerekçesiyle ekranlardan tamamen kaldırılması gereklidir.


2. Eğitici programlara ağırlık: Yerine aile değerlerini pekiştiren, gençlere rol-model sunan, tarih, kültür ve bilim programlarının konulması elzemdir.


3. RTÜK’ün yaptırım gücü: Sadece cezai yaptırımla değil, içerik yönlendirmesiyle toplumu koruyacak mekanizmalar geliştirilmelidir.


4. Akademi–Medya işbirliği: Sosyolog, pedagog ve iletişim bilimcilerin katkısıyla, toplumsal değerleri koruyan yayın stratejileri oluşturulmalıdır.


5. Milli Medya Politikası: Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları doğrultusunda, yabancı kültürel dayatmaları en aza indirecek bir medya anayasası yapılmalıdır.

Sonuç

Türkiye, televizyon ve medya eliyle kültürel bir kırılma yaşamaktadır. Bilim insanlarının da vurguladığı üzere, bu sürecin devamı, aile yapısını ve toplumsal birlikteliği geri dönüşsüz biçimde çürütecektir. Çözüm ise bellidir: Zararlı yayınların yerine eğitici, yapıcı ve milli değerleri yansıtan içerikler ikame edilmelidir.

Toplumun kendi değerlerini yeniden inşa etmesi, televizyon ekranında başlayacaktır.


Kaynakça

[^1]: T.C. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 2023 Yılı Faaliyet Raporu.
[^2]: RTÜK, "Vatandaş Bildirimleri İstatistikleri", 2023.
[^3]: Prof. Dr. Nurdan Kalaycı, “Medya ve Şiddet İlişkisi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2022.
[^4]: Konda Araştırma, “Türkiye’de Televizyon İzleme Alışkanlıkları”, 2023.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.