Yağmuru bekleyerek yaşamı sürdüremeyiz
Yağmuru bekleyerek yaşamı sürdüremeyiz
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Doğanın alarmını duymazdan, önemsemezden, görmezden gelmeyelim, bilimin uyarıların...
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Doğanın alarmını duymazdan, önemsemezden, görmezden gelmeyelim, bilimin uyarıların...
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, “Doğanın alarmını duymazdan, önemsemezden, görmezden gelmeyelim, bilimin uyarılarına uyalım. Yoksa yağmuru beklemekle yaşamı sürdüremeyiz” dedi
Eğirdir Gölü kıyısındaki betonlaşmaya dikkat çekmeye devam edem Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, gölün insanların değer bilmezliğinin sonucu bu yok oluş günlerine geldiğini söyledi. Kesici “ Yıllardır bütçesi aşırı açık veren bir işletme gibi, gölün suyu siyasi popülizmle tüketilerek su bütçesinin iflas ettirilmesi sonucunda bu içilemez, tarımsal üretime verilemez hale gelmiştir. İklim krizinin artmasına neden olunmaktadır. Ülkemizde alışkanlık haline gelen betonlaşma giderek artmakta, binaların çoğu doğal ortamdan çalınarak yapılmaktadır. Yeşil alanlar, tarım alanları, kesilip tahrip edilerek, göl kıyıları işgal edilerek ortamın doğal yapısı bozularak yollar, binalar, işletmeler, rekreasyon alanları vb. yapılmaktadır. “Kentlerin önemli sorunlarından biri haline gelen, gürültü kirliliğinin önlenmesi için de yeşil alanlar önemli bir işlevi yerine getirir. Örneğin 10 bin ağaç, yılda yaklaşık 35 milyon litre su tutarak sel riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. 30 metre genişliğinde ağaç ve çalı topluluğu ise gürültü seviyesini 5-10 desibel aşağı çekebilmektedir Doğa güzelliklerinin tahribi, göllerin kurumasının, suya gıdaya ulaşmamanın zorlukları, ekonomiyi, sağlığı da, olumsuz etkilerken psikolojik yönden de olumsuz etki yaratmakta, taş bloklar arasına sıkışmayla hayat kalitesini düşürmektedir” dedi.
SUSUZLUKLA KURUMAMAK İNSANIN ELİNDE
Bugün kentleri yaşanabilir kılabilecek en önemli politikalardan birinin yeşil alanları artırmakla beraber, bu alanların yönetimi olduğunu da ifade eden Kesici “Diğer bir ifade ile yeşil alanların korunması ve kentsel alanlarda uygulanan atık politikası ile de doğrudan ilgilidir. Dünyadaki tüm kentlerin uygarlık merkezi olabilmesi, atıklarla ciddi anlamda mücadele etmelerine, atmosferin ve su kaynaklarının korunmasına bağlıdır. Gölümüzü, yeşil alanlarımızı, doğaya uyumlu iyi planlanmış atık yönetimini, teknolojiden yararlanmak koşuluyla sağladığımızda, doğanın korunmasını sağlarken, küresel ısınmayı, iklim krizinin etkisinin giderek azalmasına büyük katkı sağlamış oluruz. Susuzlukla kurumamak, atıklarda boğulmamak insanın elinde” dedi.
DOĞANIN DEĞİL İNSANIN OLAYIDIR
Artık yeşil alanların, suyun eksikliğinin, insanların diğer canlıların, biyolojik çeşitliliğin yaşamını tehdit ettiği bilimsel olarak yaşanmış, ortaya konmuş bir gerçek olduğunu belirten Kesici “ Buna örnek Eğirdir Gölü havzası, orman yangınlarının sonuçları, ülkede, dünyada yaşanan kuraklık doğanın değil, suyu, doğayı iyi yönetemeyen insanın olayıdır. Geleceğimiz, daha rahat ve sağlıklı yaşayabilmemiz için daha fazla doğayı ve onun olmazsa olmazı suyu, yeşil alanları ve biyolojik çeşitliliğimizi korumanın yöntemlerinin, farkındalığı, doğa kent yönetimlerinin doğaya bakış amaçlı kurulmasının ilk adım olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Doğanın alarmını duymazdan- önemsemezden-görmezden gelmeyelim, bilimin uyarılarına uyalım. Yoksa yağmuru beklemekle yaşamı sürdüremeyiz” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.