deneme bonusu grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş onwin giriş deneme bonusu veren siteler 2023 giriş onwin grandpashabet grandpashabet

Timur’un Filleri, Şah İsmail’in Gölgesi ve Erdoğan’ın Yeni Coğrafya Tasavvuru

Genel 20.05.2025 - 11:57, Güncelleme: 20.05.2025 - 11:57
 

Timur’un Filleri, Şah İsmail’in Gölgesi ve Erdoğan’ın Yeni Coğrafya Tasavvuru

Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gençlik Kolları tarafından organize edilen “GENÇFEST” etkinliğinde yaptığı konuşmada, geçmişin derinliklerinden bugüne uzanan bir dizi tarihî referansla hem gençliğe hem de bölgesel güç odaklarına seslendi. Moğollar, Haçlılar, Timur ve Şah İsmail üzerinden kurgulanan bu tarih anlatısı, yalnızca bir miting söylemi değil; aynı zamanda dikkatle inşa edilmiş bir politik mesaj taşıyor.    “Timur filleriyle, ordusuyla geldi. Anadolu’yu baştanbaşa istila etti, yılmadık, yıkılmadık. Şah İsmail içeriden dışarıdan vatanımızı sarstı, salladı, ‘eyvallah’ demedik.” Bu cümleler, akademik çevrelerde, siyasiler arasında ve özellikle Türk dünyasında geniş yankı buldu. Tepkilerin merkezindeyse Şah İsmail’in “içerideki tehdit” imasıyla anılması vardı. Bu noktada en dikkat çekici tepkiler, İran’daki Türk nüfusun yoğun yaşadığı Güney Azerbaycan’dan ve Azerbaycan Cumhuriyeti kamuoyundan geldi.   Şah İsmail Söyleminin Tebriz ve Bakü’de Yarattığı Kırılma Şah İsmail Hatayi, tarihsel ve kültürel olarak hem Tebriz merkezli Güney Azerbaycan Türkleri hem de Azerbaycan Cumhuriyeti halkı için bir ortak hafıza figürüdür. Safevi Devleti’nin kurucusu olmasının yanı sıra, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir.   Bazı Türk Edebiyatı tarihçilerine göre    Erdoğan’ın onu “içeriden gelen fitne” şeklinde tanımlaması, sadece tarihî bir yorum hatası değil, aynı zamanda iki Türk coğrafyasında da kırılganlık yaratacak bir ifadedir. Güney Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca Türk’ün millî belleğinde Şah İsmail, İran'ın Fars merkezli sistemine karşı tarihsel bir direniş ve Türklüğün ifadesidir. Bakü'de ise o, millî kimliğin kurucu sembollerindendir. Nitekim sosyal medyada yüzlerce hesap bu konuyu değerlendirdi, çoğu kızgındı, kimileri de hayal kırıklıklarını yansıttı. Bu noktada, geçmişten bir örnek hatırlanır: 1990’lı yıllarda Ermenistan, Karabağ’ı işgal ettiğinde Türkiye’de dönemin Cumhurbaşkanı olan, Kürt kökenli ve Nakşibendi gelenekten gelen Turgut Özal, "Onlar Şii, biz Sünni’yiz" diyerek Azerbaycan’a mesafeli bir duruş sergilemişti. Bugün Erdoğan’ın Şah İsmail’i işaret etmesi de bazı çevrelerde aynı mezhepçi yaklaşımın güncellenmiş versiyonu olarak algılanmış olabilir. Tarihten Mezhebe, Mezhepten Coğrafyaya: Çok Katmanlı Kodlar Erdoğan’ın tarihî figürler üzerinden kurduğu anlatılar, yalnızca geçmişe ait semboller değil; bugüne dair stratejik yerleştirmelerdir. Timur, bir dış güç olarak; Şah İsmail ise içeriden gelen, bölücü, mezhep merkezli bir tehdit olarak sunuluyor. Bu sunum, PKK’nın fesih kararı sonrasında yapılan açıklamayla birleştiğinde daha da anlam kazanıyor. Cumhurbaşkanı, içerideki ayrılıkçı yapıyı tarihsel bir karşılıkla eşleştirerek hem milliyetçi hem de dinî zemin üzerinde bir meşruiyet kurmaya çalışıyor. Aynı anda başka bir konuşmasında ise “Türk, Kürt ve Arap ittifakına vurgu yaparak, bu coğrafyanın etnik ve mezhebi yapısını konfederal bir çatı altında birleştirme projesine göz kırpıyor. Ancak bir taraftan da Türk Birliği mefkuresi ve bu ideali gerçekleştirme azmindeki kuruluşlarla arasına mesafe koyuyor.   Davutoğlu’nun Süleymaniye Ziyareti: Erdoğan’ın Bölgesel Federasyon Vizyonunda Paralel Bir Hamle mi? Bu atmosferde, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Süleymaniye’ye yaptığı ve Delphi Ekonomi Forumu vesilesiyle şekillenen ziyareti tesadüf olarak okumak fazlasıyla naif saflık olur. Davutoğlu, Erdoğan’ın zihnindeki “Türkiye merkezli yeni düzen” vizyonuna karşı paralel bir arayışın ipuçlarını veriyor olabilir. Muhtemelen bir dönem başında olduğu Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat bürokrasisince brife edildiği anlaşılıyor. Zaten geçmişte MHP lideri Bahçeli, Davutoğlu'ndan söz ederken Serok Ahmet ifadesini kullanıyordu. Demek ki tüm bunların yıllar öncesinden hesabı kitabı yapılmış. Hiçbir şey tesadüf değil. Süleymaniye, Kerkük, Erbil ve Musul hattı yeniden haritalandırılırken, Ankara merkezli bir Türk-Kürt-Arap konfederasyonu düşüncesi hem Davutoğlu gibi aktörlerin hem de Erdoğan’ın ajandasında farklı biçimlerde yer alıyor. Aralarındaki fark, belki yöntem ve derinlikte olabilir.  Malum Davutoğlu’nun stratejik derinlik merakı biliniyor.  Erdoğan’ın Şah İsmail üzerinden kurduğu anlatı, sadece geçmişe ait bir değerlendirme değil, günümüzün jeopolitik satrancında bir hamledir. Ancak bu adımın arka planı ve hangi amaca hizmet ettiği kamuoyunun malûmu olmadığından haklı olarak Türk milliyetçisi ve Alevi çevrelerde   tenkit edilmiştir.   Özellikle Güney Azerbaycan’da Türklüğünü Şii kimliğiyle bütünleştirmiş milyonlarca insanı incitecek biçimde olduğu iddia edilmiştir. Aynı şekilde, Bakü’de de millî kimliğin kurucu isimlerinden birine yönelik bu ima, “bir millet, iki devlet” söylemine zarar verebileceği değerlendirilmiştir. Tarihî figürler üzerinden yürütülen bu yeni siyasi dil, diplomatik bağları güçlendirmek yerine zayıflatabilir. Erdoğan’ın, dışlayıcı ve mezhepçi alt tonlardan arınmış daha kapsayıcı bir tarih okumasına yönelmesi, Türk dünyasıyla kurduğu hassas ilişkilerin korunması açısından elzemdir. Çünkü bu coğrafyada kimse sadece Sünni, sadece Türk, sadece Arap değil. Herkes, biraz öteki. Ve bu ötekinin hikâyesi, ortak yazılırsa bir anlam taşır. Aksi hâlde tarih, siyasi mühendislikte kullanılan sert ve kırıcı bir araca dönüşür. Ne demişti Aksak Timur: “Biz ki Melik-i Turan, Emir-i Türkistan’ız; biz ki Türk oğlu Türk’üz, biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk’ün başbuğuyuz!” Avrasya jeopolitiğinde Türkiye'den başka Melik-i Turan, Emir-i Türkistan var mı? Ömür Çelikdönmez / ENP Gerekçeli Kaynakça https://www.ulkucudunya.com/index.php?kod=4324&page=haber-detay&utm_source=chatgpt.com https://www.yenicaggazetesi.com.tr/namik-kemal-zeybekten-cumhurbaskani-erdogana-tarih-dersi-916167h.htm https://t24.com.tr/video/bahceli-den-serok-ahmet-dedigi-davutoglu-na-ovgu-turkiye-nin-birikiminize-ihtiyaci-var,61582 https://www.enphaber.net/yazarlar/omur-celikdonmez/trump-turkleri-federasyona-yonlendiriyor-ve-ortadoguda-israilsiz-bir-gelecek-ciziyor/223 https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/cumhurbaskani-erdogan-baris-diplomasisinin-onculugunu-dunyada-bugun-turkiye-ustleniyor https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-ve-genel-baskanimiz-erdogan-teskilat-akademisi-liderlik-okulu-nda-konustu-15-05-2025-18-46-27/
Ömür Çelikdönmez'in yazısı...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Gençlik Kolları tarafından organize edilen “GENÇFEST” etkinliğinde yaptığı konuşmada, geçmişin derinliklerinden bugüne uzanan bir dizi tarihî referansla hem gençliğe hem de bölgesel güç odaklarına seslendi. Moğollar, Haçlılar, Timur ve Şah İsmail üzerinden kurgulanan bu tarih anlatısı, yalnızca bir miting söylemi değil; aynı zamanda dikkatle inşa edilmiş bir politik mesaj taşıyor.

 

 “Timur filleriyle, ordusuyla geldi. Anadolu’yu baştanbaşa istila etti, yılmadık, yıkılmadık. Şah İsmail içeriden dışarıdan vatanımızı sarstı, salladı, ‘eyvallah’ demedik.” Bu cümleler, akademik çevrelerde, siyasiler arasında ve özellikle Türk dünyasında geniş yankı buldu. Tepkilerin merkezindeyse Şah İsmail’in “içerideki tehdit” imasıyla anılması vardı. Bu noktada en dikkat çekici tepkiler, İran’daki Türk nüfusun yoğun yaşadığı Güney Azerbaycan’dan ve Azerbaycan Cumhuriyeti kamuoyundan geldi.

 

Şah İsmail Söyleminin Tebriz ve Bakü’de Yarattığı Kırılma

Şah İsmail Hatayi, tarihsel ve kültürel olarak hem Tebriz merkezli Güney Azerbaycan Türkleri hem de Azerbaycan Cumhuriyeti halkı için bir ortak hafıza figürüdür. Safevi Devleti’nin kurucusu olmasının yanı sıra, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir.

 

Bazı Türk Edebiyatı tarihçilerine göre    Erdoğan’ın onu “içeriden gelen fitne” şeklinde tanımlaması, sadece tarihî bir yorum hatası değil, aynı zamanda iki Türk coğrafyasında da kırılganlık yaratacak bir ifadedir. Güney Azerbaycan’da yaşayan milyonlarca Türk’ün millî belleğinde Şah İsmail, İran'ın Fars merkezli sistemine karşı tarihsel bir direniş ve Türklüğün ifadesidir. Bakü'de ise o, millî kimliğin kurucu sembollerindendir. Nitekim sosyal medyada yüzlerce hesap bu konuyu değerlendirdi, çoğu kızgındı, kimileri de hayal kırıklıklarını yansıttı.

Bu noktada, geçmişten bir örnek hatırlanır: 1990’lı yıllarda Ermenistan, Karabağ’ı işgal ettiğinde Türkiye’de dönemin Cumhurbaşkanı olan, Kürt kökenli ve Nakşibendi gelenekten gelen Turgut Özal, "Onlar Şii, biz Sünni’yiz" diyerek Azerbaycan’a mesafeli bir duruş sergilemişti. Bugün Erdoğan’ın Şah İsmail’i işaret etmesi de bazı çevrelerde aynı mezhepçi yaklaşımın güncellenmiş versiyonu olarak algılanmış olabilir.

Tarihten Mezhebe, Mezhepten Coğrafyaya: Çok Katmanlı Kodlar

Erdoğan’ın tarihî figürler üzerinden kurduğu anlatılar, yalnızca geçmişe ait semboller değil; bugüne dair stratejik yerleştirmelerdir. Timur, bir dış güç olarak; Şah İsmail ise içeriden gelen, bölücü, mezhep merkezli bir tehdit olarak sunuluyor. Bu sunum, PKK’nın fesih kararı sonrasında yapılan açıklamayla birleştiğinde daha da anlam kazanıyor.

Cumhurbaşkanı, içerideki ayrılıkçı yapıyı tarihsel bir karşılıkla eşleştirerek hem milliyetçi hem de dinî zemin üzerinde bir meşruiyet kurmaya çalışıyor. Aynı anda başka bir konuşmasında ise “Türk, Kürt ve Arap ittifakına vurgu yaparak, bu coğrafyanın etnik ve mezhebi yapısını konfederal bir çatı altında birleştirme projesine göz kırpıyor. Ancak bir taraftan da Türk Birliği mefkuresi ve bu ideali gerçekleştirme azmindeki kuruluşlarla arasına mesafe koyuyor.

 

Davutoğlu’nun Süleymaniye Ziyareti: Erdoğan’ın Bölgesel Federasyon Vizyonunda Paralel Bir Hamle mi?

Bu atmosferde, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Süleymaniye’ye yaptığı ve Delphi Ekonomi Forumu vesilesiyle şekillenen ziyareti tesadüf olarak okumak fazlasıyla naif saflık olur. Davutoğlu, Erdoğan’ın zihnindeki “Türkiye merkezli yeni düzen” vizyonuna karşı paralel bir arayışın ipuçlarını veriyor olabilir.

Muhtemelen bir dönem başında olduğu Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat bürokrasisince brife edildiği anlaşılıyor. Zaten geçmişte MHP lideri Bahçeli, Davutoğlu'ndan söz ederken Serok Ahmet ifadesini kullanıyordu. Demek ki tüm bunların yıllar öncesinden hesabı kitabı yapılmış. Hiçbir şey tesadüf değil.

Süleymaniye, Kerkük, Erbil ve Musul hattı yeniden haritalandırılırken, Ankara merkezli bir Türk-Kürt-Arap konfederasyonu düşüncesi hem Davutoğlu gibi aktörlerin hem de Erdoğan’ın ajandasında farklı biçimlerde yer alıyor. Aralarındaki fark, belki yöntem ve derinlikte olabilir.  Malum Davutoğlu’nun stratejik derinlik merakı biliniyor. 

Erdoğan’ın Şah İsmail üzerinden kurduğu anlatı, sadece geçmişe ait bir değerlendirme değil, günümüzün jeopolitik satrancında bir hamledir. Ancak bu adımın arka planı ve hangi amaca hizmet ettiği kamuoyunun malûmu olmadığından haklı olarak Türk milliyetçisi ve Alevi çevrelerde   tenkit edilmiştir.  

Özellikle Güney Azerbaycan’da Türklüğünü Şii kimliğiyle bütünleştirmiş milyonlarca insanı incitecek biçimde olduğu iddia edilmiştir. Aynı şekilde, Bakü’de de millî kimliğin kurucu isimlerinden birine yönelik bu ima, “bir millet, iki devlet” söylemine zarar verebileceği değerlendirilmiştir.

Tarihî figürler üzerinden yürütülen bu yeni siyasi dil, diplomatik bağları güçlendirmek yerine zayıflatabilir. Erdoğan’ın, dışlayıcı ve mezhepçi alt tonlardan arınmış daha kapsayıcı bir tarih okumasına yönelmesi, Türk dünyasıyla kurduğu hassas ilişkilerin korunması açısından elzemdir.

Çünkü bu coğrafyada kimse sadece Sünni, sadece Türk, sadece Arap değil. Herkes, biraz öteki. Ve bu ötekinin hikâyesi, ortak yazılırsa bir anlam taşır. Aksi hâlde tarih, siyasi mühendislikte kullanılan sert ve kırıcı bir araca dönüşür.

Ne demişti Aksak Timur:

“Biz ki Melik-i Turan, Emir-i Türkistan’ız; biz ki Türk oğlu Türk’üz, biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk’ün başbuğuyuz!”

Avrasya jeopolitiğinde Türkiye'den başka Melik-i Turan, Emir-i Türkistan var mı?

Ömür Çelikdönmez / ENP

Gerekçeli Kaynakça

https://www.ulkucudunya.com/index.php?kod=4324&page=haber-detay&utm_source=chatgpt.com

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/namik-kemal-zeybekten-cumhurbaskani-erdogana-tarih-dersi-916167h.htm

https://t24.com.tr/video/bahceli-den-serok-ahmet-dedigi-davutoglu-na-ovgu-turkiye-nin-birikiminize-ihtiyaci-var,61582

https://www.enphaber.net/yazarlar/omur-celikdonmez/trump-turkleri-federasyona-yonlendiriyor-ve-ortadoguda-israilsiz-bir-gelecek-ciziyor/223

https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/cumhurbaskani-erdogan-baris-diplomasisinin-onculugunu-dunyada-bugun-turkiye-ustleniyor

https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-ve-genel-baskanimiz-erdogan-teskilat-akademisi-liderlik-okulu-nda-konustu-15-05-2025-18-46-27/

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve kureselakdeniz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.